28 Şubat 2014 Cuma

COOK MUTFAĞI'NDA USTA ŞEFLERDEN PRATİK LEZZETLER!


Sağlıklı, pratik ve zengin ürün yelpazesiyle yıllardır mutfakların vazgeçilmezi olan COOK yemek yapmayı bir yaşam biçimi olarak görenleri ve usta şefleri COOK Mutfağı sitesi www.cookmutfagi.com ‘da bir araya getiriyor. Mutfak ürünleriyle olduğu kadar yemek kültüründe de yenilikçi yaklaşımı benimseyen Cook Mutfağı, üye olanların kendi keşfettikleri tarifleri paylaşarak lezzeti çoğaltmaya davet ediyor. Özellikle sitenin detaylı arama modülü sayesinde, artık değme gurmelere taş çıkarabileceksiniz.

COOK Mutfağı sitesinin yaratıcısı COOK-Sedat Tahir A.Ş. Strateji ve İş Geliştirme Koordinatörü Gökhan Tiritoğlu  sitenin Detaylı Arama özelliğini kullanmanın avantajlarından bahsetti. “ Tarifleri elinizdeki mevcut malzemelere, ağız tadınıza, maliyetine, kalorisine, hazırlama süresine, ve hatta pişirme şekline kadar daha bir sürü detay belirterek süzebilirsiniz.  Örneğin işten  yorgun geldiniz, bir şeyler hazırlamak için dolabı açtınız, evde birkaç sebze dışında bir şey kalmamış. COOK Mutfağı’nın Detaylı Tarif Arama modülünü açıp evdeki malzemelerinizi girin, yalnız o malzemeleri kullanarak yapabileceğiniz en lezzetli yemek tariflerini önünüze gelsin. Detaylı aramanın kolaylıkları bununla da sınırlı değil. Sizde alerji yapan veya tadını sevmediğiniz bir malzemeyi eleyerek arama yapabilirsiniz. Örneğin içinde maydanoz bulunan yemekleri yiyemiyorsunuz ve maydanoz olmadan yapabileceğiniz yemekleri merak ediyorsunuz. Yapmanız gereken çok basit; detaylı tarif arama linkine tıklayın, içerisinde olmasını istemediğiniz malzemeleri seçin, COOK Mutfağı size o malzemenin bulunmadığı bütün yemekleri listelesin.  Ya da akşama tatlı yapmak istiyorsunuz, ancak iç kıyan derecede şekerli ve ağır bir tatlıdan ziyade, tatlılık derecesi hafif olan bir tatlı yapmak istiyorsunuz. Detaylı tarif aramamıza girip Lezzet sekmesinden hafif tatlıyı seçin, damak tadınıza göre hafif tatlı olan yemek tarifleri hemen listelensin.COOK Mutfağı yemek yapmayı seven pratik kişilerin çok işine yarayacak.”

Bunlara ek olarak Cook Mutfağı’nda yaptığınız yemeklerin besin değerini öğrenebilir, kalorisine göre tarif arama yapabilirsiniz:http://www.cookmutfagi.com/content/haberler/27-yaptiginiz-yemeklerin-besin-degerini-ogrenin

27 Şubat 2014 Perşembe

Soğuk algınlığı ve gripte doğal destek: 'Ekinaseya'


Kuzey Amerika’nın bozkır, ova ve orman açıklıklarında yetişen, güzel çiçekli bir bitki türü olan ekinaseya uzun yıllardır sağlığa faydaları ile biliniyor. Türk Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik, ekinaseya köklerinin, Kızılderililer tarafından soğuk algınlığı, diş ve boğaz ağrısı, yara ve yanıklara karşı kullanıldığını belirtiyor.

Avrupa Bilimsel Bitkilerle Tedavi Birliği’nin ekinaseyanın tekrarlayan soğuk algınlığının tedavisi ve önlenmesinde kullanımını desteklediğini belirten Prof. Dr. Sezik,“Yapılan   araştırmalar  ekinaseyanın enfeksiyonlara karşı olan etkisinin yanında bağışıklık sistemini harekete getiren etkiye de sahip olduğunu göstermiştir. ” diyor.


Prof. Dr. Sezik, bağışıklık sistemini harekete geçiren etkisinden dolayı, bağışıklık sisteminin baskı altında tutulması gereken hastalık ve tedavilerde kullanılmaması gerektiği konusunda uyarıyor ve ekliyor,“Ekinaseya’nın piyasada bulunan ürünleri, üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmama veya bu enfeksiyonları daha hafif geçirebilme, şikâyetleri azaltabilme amacıyla enfeksiyon sırasında veya koruyucu olarak kullanılmaktadır.” 

26 Şubat 2014 Çarşamba

POSALI YİYECEKLER, KOLON KANSERİNİ ÖNLEMEYE YARDIMCI OLUYOR


Posalı ve lifli beklenme sağlığımız için büyük önem taşıyor. Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy, posa oranı yüksek olan beslenme şeklinin özellikle kolon ve rektum kanserlerini önlemede etkili olduğunu pek çok araştırmanın ortaya koyduğunu belirtti.

Vücudumuzun sindiremediği, kan dolaşımımızda emiliminin yapılmadığı karmaşık karbonhidratların ‘posa’ olarak tanımlandığını belirten Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy, “Posa aslında bir karbonhidrattır ancak vücut tarafından sindirilemediği için kalorisi veya enerjisi yoktur” dedi.

Posaların suda çözünen ve suda çözünmeyen olarak ayrıldığını belirten Aksoy, ikisinin de sağlığımız üzerinde önemli faydaları olduğunu belirtti.

Buğday, yulaf kepeği, kuru baklagiller, meyve ve sebzelerde bulunan posalar suda çözünmez ve bağırsakları harekete geçirir.

Posanın dışkı hacmini artırdığı için kabızlık ve kabızlığın getirdiği hemoroid, divertikül gibi rahatsızlıkların önüne geçilmesini sağladığına vurgu yapan Aksoy, posa oranı yüksek olan diyetlerin özellikle kolon ve rektum kanserlerini önlemede oldukça etkili olduğunu belirtti. Aksoy, “Posa, bağırsaklardan geçerken zararlı maddelerin bağırsakla temasını engelleyip atılmasını sağlayarak kanserden bizi korur. Posa açısından zengin besinler, yağ ve enerji açısından düşük besinler oldukları için kilo verme ve koruma konusunda etkilidir. Posalı besinleri daha uzun süre çiğnediğimiz için tokluk hissimiz daha kolay oluşur, midede hacim kaplayıp mideyi geç terk ettikleri için de acıkma süremizi uzatır” dedi.

Kan şekerinin kontrolünü sağlar
Suda çözünen posaların da kan şekerini kontrol etmeye yardımcı olduğunun altını çizen Canan Aksoy, posanın mide boşalmasını geciktirdiği için şekerin emilimini yavaşlattığını, bunun da kan şekerinin kontrolünü sağladığını söyledi. Aksoy, “Suda çözünen posalar kötü kolesterol seviyemizi düşürürler. Posa, kolesterolün vücut tarafından sindirimini engelleyerek kolesterol seviyesini aşağı çeker” dedi.

Posa, temel olarak bitkisel kaynaklarda bulunuyor. Sağlığımız için günde 25-35 gram civarında posa almamız gerekiyor.

Posalı gıdalar hangileri?
Günde 5-7 porsiyon sebze-meyve veya salata tüketmenin posa alımınızı artıracağını söyleyen Canan Aksoy, üç ana öğünde salata bulundurmanın, ara öğünlerde meyve tüketmenin, öğlen veya akşam yemeklerinden birinde sebze veya kuru baklagil tüketmenin bunu sağlamanın en kolay yolu olduğunu ifade etti.

Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy, posalı ve sağlıklı beslenme ile ilgili şu tavsiyelerde bulundu:

Beyaz ekmek yerine tam tane veya kepekli ekmekleri tercih edin: Ekmek öğünlerimizin vazgeçilmezidir, beyaz ekmek yerine posası daha yüksek olan tam tane veya kepekli ekmekleri tercih etmek posa alımınızı artırmanızı sağlayacaktır.
Kabuğuyla tüketebildiğiniz meyve ve sebzeleri kabuklarıyla tüketmeye gayret edin. Meyve ve sebze kabukları posa açısından zengindir. Aynı sebepten ötürü meyve suları yerine meyve yemeyi tercih etmenizi öneririm. Kuru meyveler hem sağlıklı atıştırmalıklardır hem de posa oranları yüksektir. Günde birkaç tane kuru kayısı-erik-incir tüketmek de posa ihtiyacınızı karşılanmasına yardımcı olacaktır.
Kuru baklagiller çözünmeyen posaları içerirler, haftada 2 kere kuru baklagil tüketmeye gayret edin: Her sabah kahvaltınızı peynir –ekmekle yapmak yerine çeşitlendirin ve yulafı deneyin. Yulaf, özellikle de yulaf kepeği suda çözünmeyen posayı bol miktarda içerir.
Yemeklerinizde pirinç yerine bulgur kullanın: Bulgurun posası pirinçten daha yüksektir. Bunun dışında son dönemlerde hayatımıza giren kinoa, karabuğday, kepekli pirinç de posa açısından zengindir.
Aldığınız posanın daha fazla işe yaraması için de su içmeyi ihmal etmeyin:Unutmayın vücut sistemimizin düzgün ve sağlıklı çalışması için gereken her şeyi ona vermemiz gerekir. Posa olmadan sistemimiz düzgün işlemez.

25 Şubat 2014 Salı

''Mutluluk Terapileri''


Hepimiz doğuştan bir özle geliriz dünyaya. Temiz ve saf bir öz. Buna ‘gerçek benlik’ de diyebiliriz. Biz çocukken ortada sadece gerçek benliğimiz vardır. Benliğimizin ve özümüzün etkisi ile bir başka çocukla hemen arkadaş olabiliriz. Arkadaşlarımıza küssek de onlarla hemen geri barışabiliriz. İçimizde kin biriktirmeyiz. Küçük şeylerle mutlu olabiliriz...

İşte çocukluğumuzdaki bu benliğimizi zaman içinde başka bir benlik yani ‘kişilik’ sarmaya başlar. Kişiliğin ortaya çıkma nedeni ise özü korumaktır aslında. Çünkü herkese karşı güven içinde ve saf olan öz, fiziki dünyada ayakta kalmak zorundadır. Her zaman içinden geldiği gibi davranamaz. Herkese güvenemez. Özü fiziksel dünyadan gelecek zararlara karşı korumak amacıyla gerçek benliğimizin üzerine bir benlik daha inşa ederiz. Bu benliğe maske de diyebiliriz. Yani kişilik bir nevi özümüzü kapatan bir maskedir. İdeal olan nedir biliyor musunuz? Kişilik ve özün paralel gelişmesidir! Ne var ki, bu ikinci benlik o kadar çok öne çıkar ki, insan zaman içinde özünü unutur ve ondan uzaklaşır. Toplumun beklediği tarzda hareket ederken kendisi olamaz. Gündelik olayların akışına kendini kaptırırken ve gündemi takip ederken derine inemez!

Sonuçta bugün hepimizin ortak şikâyeti olan ‘mutsuzluk’ boşluğu kaplar içimizi! Ya yıllarca arzulayıp bizi mutlu edeceğine inandığımız şeyleri elde ettikten sonra mutlu değilizdir ya da elimizde olmayan ve bizi mutlu edeceğine inandığımız şeylere ulaşmak için bugünü yaşamaktan vazgeçerek canla başla ‘nefes’ almadan ‘daha fazlası’ için çalıştığımız için... 

Çünkü küçüklüğümüzden bu yana sahip oldukça, başardıkça ve eğlendikçe mutlu olacağımıza inandırıldık. Bu sebeple mutluluğu genelde dışarıda arıyoruz. ‘Haz’ odaklı yaşamak bizi mutlu edecek sanıyoruz. Oysa mutluluk vadeden ‘şeyler’ bir süre sonra gözümüzde sıradanlaşıyor. Elimizde olduğu için bizi mutlu etmiyor. Evet, içimizdeki mutluluk boşluğunu ‘sahip’ olduklarımızla doldurma çabasını bir kenara bırakmanın, bakış açımızı değiştirmenin, içsel bir yolculuk yapmanın zamanı geldi.

Mutluluk Terapileri, bu içsel yolculukta her zaman güvenebileceğiniz, sizi hiç yalnız bırakmayacak ‘sadık’ bir yol arkadaşı! İçinize dönmenizle filiz verecek yeni hayatın ve kişisel uyanışın ipuçları ise yine o masum çocukluğumuzda gizli! 
·         Affet, rahat et! Küçük şeylerle mutlu ol!
·         Geçmiş geçti, ana odaklan! Sev, sevil! Hayal dünyanı geniş tut!
·         Maskelerden kurtul, kendin ol! Doğa ile irtibat kur! Oyun oyna!

Bu kitabı okuyunca, insan olarak bunca zaman kendinize yaptığınız haksızlığı anlayacaksınız ve şükrederek derin bir nefes alacaksınız. Gözlerinizdeki ışık tekrar parlayacak, hayata bakış açınız olumlu yönde değişecek, kalbiniz ısınacak, ruhunuz rahatlayacak. Evet, ‘mutlu’ olacaksınız!

Pedagoji Derneği Başkanı olan Uzman Pedagog Mehmet Teber, kadim kültürümüzün kaynakları ile modern psikolojinin verilerini harmanlayarak mutluluğa dair farklı bir bakış açısı yakalamış. Didaktik bir dille değil, öykülerle mutluluğa götürüyor bizleri.

Kitabın Bölümleri
1.      ÖYKÜLERLE MUTLULUK
·         33 Sadhunun öyküsü
·         Sıradışı bir parti!
·         Mutluluk gribi!
·         Nazar masalı
·         2010 Mezopotamya Mutluluk Olimpiyatları!
·         Dünya mutluluk günü
·         Mutşire
2.      MUTLULUK YAZARI
·         Mutluluğu nerede aramalı?
·         Çocuklardan yetişkinlere 9 mutluluk sırrı!
·         Sek sek oynamasını bilmeyen mutlu olamaz!
·         Mutluluk güneşi ancak ‘monotonluk’ perdesi kaldırıldığında görülebilir!
·         İlk mutluluk kitabını kim yazdı?
·         Mutluluk veren bilgi!
·         Güzel gören güzel düşünür!
·         Bırakmayı öğren!
·         Vermek almaktan daha büyük mutluluktur!
·         Sürekli mutlulukla meşgul olmayın!
·         Ahiret mutluluğuna erenler
·         Kahrın da hoş, lütfun da hoş
3.      MUTLULUK TERAPİLERİ
·         Nevin mutluluğu arıyor
·         Mutluluğu aramaya nereden başlamalı?
·         Anlam arayışı
·         Logoterapi (anlam terapisi)
·         Bir kelimede mutluluğu özetle!
·         Hayata nereden bakıyorsun?
·         Sıradanlık perdesi!
·         Bir adım geri çekil!
·         İşe özünle barışmakla başlamalısın, özün etrafındaki kabuğu kırmakla
·         Herkesi mutlu etmek ve aynı zamanda mutlu olmak mümkün mü?
·         Paylaşma terapisi
·         Benim adım mutluluk
·         Ruhlar da acıkır
4.      MUTLULUK ARAŞTIRMALARI
·         Şükran duyduklarınızı bir günlüğüne kaydedin!
·         Mutlu olmanın 8 yolu
·         Mutluluğun rengi
·         Türkiye’de yaşayanlar ne kadar mutlu?
·         Kimler daha mutlu?
·         Hangi ülkeler daha mutlu?
·         Dünyadaki mutluluk araştırmaları

Uzman Pedagog Mehmet Teber
1980 yılında Kocaeli’de ‘Huzur Sokak’ adlı bir sokakta dünyaya geldi. Bayram-Güneş çiftinin ilk çocuğuydu. Mutlu bir anne ve babanın elinde mutlu bir çocukluk geçirdi. İlk kardeşi Mesut’la oynadığı oyunlar en mutlu anlarıydı. Kız kardeşi Demet ve ailenin son numara çocuğu Yakup ile ağabeylik mutluluğunu yaşadı. İlkokul öğretmeni Şerife Sarı’dan hayatı öğrendi.
1998 yılında Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nü kazandı. Bölümün yapmaya çalıştığı, insanların ruhsal sorunlarına çözüm aralayıp mutluluk kapısını onlara göstermekti. Bu bölümden 2003 yılında ‘onur derecesi’ ile mezun oldu. Yüksek lisansını aynı üniversitede ‘eğitim bilimleri’ alanında yaptı. Klinik psikoloji alanındaki ikinci yüksek lisansı ise devam ediyor.
2005 yılındaki mutlu evliliğini, 2006 yılında çocukları Ahsen ve Asude’nin mutlulukları takip etti. Çocuklar ve gençler üzerinde birçok projede görev aldı ve çocuklardan bolca mutluluk devşirdi.
Huzurla geçirdiği askerlik döneminde 3 kitap yazdı. Haber 7’de yazarlık yaptığı dönemde (2009-2012) mutluluk üzerine araştırmalar yazıp makaleler yayınladı. Halen ‘Ahenk Psikoloji-Danışmanlık’ şirketinde, mutluluk ve ahenk arasındaki ilişkiyi irdeleyen Teber, pedagog olarak çalışıyor ve çocuk sorunlarına yönelik bireysel danışmanlık yapıyor. İkinci kızı Asude, ilk kızı Ahsen, eşi ve tüm ailesi ile geçirdiği anları en mutlu olduğu anlar olarak nitelendiriyor.

‘Mutluluk Terapileri’
Teknik Özellikler
Yazar: Uzman Pedagog Mehmet Teber
Yayınevi: Hayykitap - 245
Kategori: Mutlu Aile - 3
Türü: Sağlık, Pedagoji
Birinci baskı: Şubat 2014
Sayfa sayısı: 160
Ebat: 13,5 x 19,5 cm
Fiyatı: 14 TL
ISBN978-605-5181-52-9
Barkod: 9786055181529

24 Şubat 2014 Pazartesi

ELİTE WORLD’DE TURUNÇ FESTİVALİ



Her ay düzenlediği birbirinden farklı konseptlerdeki etkinlikleri ile de misafirleriyle buluşan Elite World Hotels, bünyesindeki Coffee Company’de “Turunç Festivali” başladı. Misafirlerin en faydalı meyvelerden turunçgillerle buluşacağı “Turunç Festivali”, 28 Şubat tarihine kadar sürecek.

Mevsimin vazgeçilmez lezzetleri portakal, mandalina, greyfurt, limon meyvelerinin bir araya gelerek, birbirinden farklı sunum ve lezzetleri barındıran Turunç Festivali, Elite World İstanbul Hotel Coffee Company’de lezzet tutkunlarını 28 Şubat’a kadar misafir ediyor olacak. 

İstanbul’un en stratejik noktası Taksim’de konumlanan Elite World İstanbul Otel, İstanbul Florya E5 kavşağında bulunan Elite World Business Hotel, Van şehir merkezinde yer alan Elite World Van Hotel’in içerisinde yer alan Coffee Company noktalarında gerçekleşecek festivalde, günü ısıtacak turunçgillerle hazırlanan tatlılarla özel bir menü sunulacak. 

“Mandalina Tartolet”, “Portakallı Ekler”, “Limonlu Profiterol”, “Greyfurtlu Puding”, “Portakal Kremalı Milföy”, “Limonlu Beze”, “Limonlu Porsiyon Pasta” gibi seçeneklerden dilediğinizi tercih edebilirsiniz.

23 Şubat 2014 Pazar

Oksijen Diyeti Genç Kalmanın Yeni Yolu



Besinlerde bulunan bazı öğelerin antioksidan etkisi olduğu ve serbest radikallerin vücutta oluşturduğu zararlı etkileri yok ettiği biliniyor. Amerika Tarım Departmanı (USDA) besinlerdeki serbest radikal yok etme puanını ORAC puanı olarak ölçtü. Bu güne kadar besinlerin antioksidan değerleri birçok yol ile ölçülmesine karşın, bu puanlamanın şu ana kadar yapılmış olan en güvenilir puanlama olduğu düşünülüyor. Kısacası ORAC puanı yüksek besinler; kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor ve yaşlanmayı geciktiriyor.

OKSİJEN (ORAC) DİYETİ İLE İLGİLİ NOTLAR
·         Oksijen diyetine göre günde 3000-5000 ORAC puanı edecek kadar sebze ve meyve tüketilmesi gerekiyor. Bu yol ile kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltmak, yaşlanmayı geciktirmek ve vücudu serbest radikallerden temizlemek mümkün.
·         Kuru meyvelerde, yaş meyvelere göre ORAC değeri daha yüksektir. Bunun sebebi kuru meyvelerin daha az miktarda su içermesi bu nedenle aynı ağırlıkta yaş meyvelere nazaran daha fazla antioksidan içermesidir. Fakat bu durum, sürekli kuru meyveler ile beslenmemiz gerektiğini göstermiyor. Beslenme düzeninde mutlaka bir denge olmalı, tek çeşit beslenmeden uzak durmak önemli.
·         Bazı besinlerin ORAC değerleri yüksek fakat günlük tüketim miktarları düşük. Örneğin baharatlar… Baharatların ORAC değerleri son derece yüksek olmasına rağmen, tüketebildiğimiz miktarları düşük. Bu nedenle günlük oksijen diyetine ve ORAC puanı alımına etkileri çok yüksek değil.
·         Günlük ORAC puanını beslenme ile toparlamaya çalışırken, proteinleri ihmal etmemek gerekiyor. Dört ana besin grubundan ikisi olan süt ve süt ürünleri ve et, tavuk, balık, yumurta gibi protein kaynaklarına yeterli önem gösterilmeli.

BAZI BESİNLERİN ORAC PUANLARI
Besin Adı
ORAC puanı
(5 gramda)
Servis Ölçüsü
ORAC puanı
(1 serviste)
Kuru erik
288.5
1 avuç
462
Kuru üzüm
141.5
35 gram
1019
Yaban mersini
111.7
70 gram
1620
Böğürtlen
101.8
70 gram
1466
Sarımsak
96.95
1 diş
58
Kızılcık
87.5
45 gram
831
Çilek
76.8
55 gram
831
Brüksel Lahanası
1’den az
1 brüksel lahanası
206
Avokado
39.1
½ adet
149
Portakal
37.5
1 orta boy
982
Kivi
30.25
1 adet
458
Domates
9.45
1 orta boy
233
Şeftali
7.9
1 orta boy
137
Kayısı
8.2
3 adet
175
Ispanak (pişmiş)
45.45
1 tabak
1089

GÜNDE 7500 ORAC PUANI KAZANDIRAN SÜPER İÇECEK
MALZEMELER (4 KİŞİLİK)
2 su bardağı light süt (400 ml)  --- Porsiyon başı ORAC puanı: 1263
4 tatlı kaşığı toz kakao (20 gram) ---Porsiyon başı ORAC puanı: 2233
1 tatlı kaşığı toz tarçın (5 gram) --- Porsiyon başı ORAC puanı: 3344
1 avuç dolusu yaban mersini (70 gram) Porsiyon başı ORAC puanı: 405
1 avuç dolusu böğürtlen (70 gram) --- Porsiyon başı ORAC puanı: 366,5
Buz küpleri
YAPILIŞI: Tüm malzemeyi blanderin içerisinde iyice karıştırdıktan sonra en son buz küplerini ekleyin ve iyice parçalayarak karışıma yedirin. Soğuk olarak servis edin. Sağlık ve afiyet olsun!
Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem ŞEBER

"Yüzyılın Hastalığı Alerji" // Prof. Dr. Yonca Tabak - Doğan Kitap


Günümüzde her 5 çocuktan birinin “alerjik” her 10 çocuktan birinin “astım” olduğunu biliyor musunuz?

Türkiye’de ilk kez alerji sorununu gündeme getirerek, bu hastalığın tedavisi konusunda yoğun çalışmalar yürüten Çocuk Sağlığı Hastalıkları ve Çocuk Alerjisi Uzmanı Prof. Dr. Yonca Tabak, kaleme aldığı“Çocuklar ve Alerji” adlı kitabında bebeklikten ergenliğe alerji ile başa çıkmanın yollarını anlatıyor.
                                                                                                                                                    
Prof. Dr. Yonca Tabak, “Çocuklar ve Alerji “ adlı kitabında; Alerjineden gelişir? Neye karşı gelişir? Ne zaman gelişir? Sorularına yanıt vererek ebeveynlere rehberlik ediyor. En çok çocukları etkileyen alerjinin, doğumda başladığını, genellikle aileler tarafından geç fark edildiğini ve bu yüzden de kısa sürede astıma çevirdiğini, sağlıklıbeslenme ve evde yapılacak bir takım değişikliklerle bu hastalığınüstesinden gelinebileceğini vurguluyor.

Bebeklikten Ergenliğe Alerjiyle BaşÇıkma Rehberi “ alt başlığı ile yayımlanan ve Doğan Kitap tarafından okuyucuya sunulan kitapta, Prof. Dr. Yonca Tabak, alerjiyi bağışıklık sisteminin olmaması gereken yerde verdiği aşırı bir tepki hali olarak tanımlıyor. Alerjinin, çocuklarda geçmeyen solunum yolu hastalıklarının ana kaynağıolarak her geçen gün daha fazla karşımıza çıktığını söylüyor. Prof. Dr. Tabak kitabında, “Günümüzde her 5 çocuktan birisi alerjik, her 10 çocuktan birisi astım teşhisi ile tedavi almaktadır. Çoğu aileçocukları büyüdükçe geçer umuduyla beklemektedir. Ancak alerji doğumdan itibaren başlayan ve zamanla şekillenen kronik bir süreçtir. Bekleyerek geçmemektedir. Erişkin yaştaki alerjik hastalıkların tohumları çocuklukta atılmaktadır. Alerji ne kadar erken tanınır ve tedavi edilirse o kadar başarılı bir şekilde durdurulabilmektedir” uyarısında bulunuyor.

Prof. Dr. Yonca Tabak kitabında, alerji ve bağışıklık sistemiyle yakından ilgili olan çocuk beslenmesinin, yapay ve paketli gıdalardan uzaklaştırılarak doğal ve sağlıklı hale getirilmesi yolunda ailelere önemli mesajlar veriyor. Akdeniz mutfağının, alerji ve astımdan koruyan tek beslenme şekli olduğuna vurgu yapıyor. Akdeniz mutfağından yola çıkarak Alerjiden koruyan beslenme önerilerinin de yer aldığı kitap,  yıllar boyu başvurulacak bir rehber niteliği taşıyor.
 Kitaptan

“Alerji vücuda bir ağ gibi yayılmış kendi aralarında konuşan, adeta kendi beyinleri olan yüzlerce hücrenin etkileşimi ile ortayaçıkar”.

“Alerji sadece bir göğüs, burun ya da bir cilt hastalığı olarak algılanamaz. Alerji tüm vücudu etkileyen genel bir hastalık halidir”.

Alerji vücuda bir ağ gibi yayılmış kendi aralarında konuşan, adeta kendi beyinleri olan yüzlerce hücrenin etkileşimi ile ortaya çıkar. Göz, burun, boğaz, ses telleri, soluk borusu, akciğerler, mide, bağırsak, cilt gibi dışarıya açık birçok organ bu karışık mekanizmadan payını alır. Etkilenen tüm organlar aynı zamanda birbirine de etki eder. Genelde bozulan bir organ bir domino taşıağı gibi birçok organın bozulmasına yol açar. Bu yüzden alerji sadece bir göğüs, burun ya da bir cilt hastalığı olarak algılanamaz. Alerji tüm vücudu etkileyen genel bir hastalık halidir. Bu yüzden ancak bir bütün olarak algılanıp, anlaşıldığı zaman tedavi şansıyakalanır.

Alerjik astım tedavisi birbiri ile paralel yürümek zorunda olan 4 ayaktan oluşurBu ayakların aynı anda, eksiksiz yürütülmesi çok önemlidir. Biri eksik bırakıldığında tedavi bütünüyle aksar ve başarışansı azalır.

Tedavinin ilk ayağını hastalığa ve alerjiye uygun alınacak çevre önlemleri oluşturur.

İkinci aynı anda hızlı bir şekilde hastalığı kontrol altına alacak ilaç tedavisinin düzenlenmesinden oluşur.

Üçüncü ayak, solunum yolu alerjilerinin tek kökten çözümü kabul edilen ve bağışıklık sistemine etki ederek kökten çözüm sunan dilaltı aşı tedavisini kapsar.

Son olarak dördüncü ayak ise astımlı çocuklarda yüzde 80 var olduğu bilinen atak tetikleyici mide reflüsüne karşı alınacakönlemleri ve sağlıklı beslenmeyi kapsar.

Özetle;

A-    Alerji testi ve Çevre düzenlemesi
B-     Uygun ilaç tedavisi ile hızlı hastalık kontrolünün sağlanması
C-     Kalıcı çözüm: Aşı tedavisi (Bugün için en güncel form: Dilaltı AşıUygulaması)
D-     Reflü tedavisi ve astıma uygun beslenme