31 Ekim 2014 Cuma

Dişlerinizi Ne Kadar Koruyabiliyorsunuz?


Çocuklarınızın yemeğinin sıcaklığına bakarken, onların dişlerini çürüttüğünüzü biliyor muydunuz ya da dişlerinizi, yemek yedikten yarım saat sonra fırçalamanız gerektiğini? Ağız - diş sağlığına ilişkin henüz farkında olmadığınız gerçekler, belki de şu anda çektiğiniz diş ağrısının başlıca nedeni. Dentistanbul Levent Academy Başhekimi Doç. Dr. Ali Çağın Yücel, çürük gelişiminin nedenlerini anlattı.

Diş çürüğünün oluşabilmesi için 4 koşulun aynı anda olması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Yücel, bunları“Çürük yapıcı mikroorganizmalar (Streptococus Mutans – S. Mutans), karbonhidratlar, plak ve süre” olarak sıraladı.

Çocuğumuzun yemeğinin tadına bakarken, dişlerini çürütüyorsunuz

Yücel, çürük yapıcı etkenlerle ilgili şu bilgileri verdi:
Çürük yapıcı mikroorganizmalar (S. Mutans): Bu bakteriler normalde insan florasında bulunmuyor. Bebeğin ağzında dişler çıkmaya başladıktan sonra bunun sayısı hızla artıyor. Artmaya başlamasının nedeni kendi ağzımızdaki mikroorganizmaları çocuklarımıza bulaştırmamız. Bebeğimizin yemeğinin tadına tuzuna, sıcaklığına bakarken, bebeğimizi öperken ve emzik hijyenine yeterince önem göstermeyerek bu bakterileri bulaştırabiliyoruz. Bunu engellememiz mümkün değil. Ancak bu bulaştırmanın ne kadar sıklıkla yapıldığı önemli, çünkü çürüğün oluşumu, mikroorganizmanın sayısının artışına bağlı.

Karbonhidratlar: Karbonhidrat ve şeker ağırlıklı gıdaların alımı ve bunların dişten uzaklaştırılmaması, diş çürüğü riskini en üst seviyeye çıkarır. Protein ağırlıklı beslenme diş çürüğü oluşumunu azaltır. Ette de şeker vardır ama oldukça azdır.

Asit ve Plak: Mikroorganizmaları ağızdan uzaklaştıramayacağımız ve karbonhidrat alımını engelleyemeyeceğimiz için, biz asit – plak ve süre üzerinde duruyoruz. Asitli yiyeceklerden uzak durmamız gerekiyor. Asidin sıcaklıkla daha çabuk etkileşmesi nedeniyle içecekleri soğuk içmemiz çürüğün oluşumunu azaltır. Asidin ağızda daha az yayılması için ise pipetle içmekte fayda var.

Fırçalama için 30 dakika bekleyin
Süre: Süre kişiden kişiye değişmekle birlikte, diş fırçalama ve ağız bakımı burada çok önemli. Asit, ağızda ne kadar az kalırsa, çürük oluşma oranı o kadar azalıyor. Fırçalama ağızdaki plağın uzaklaştırılması için en önemli etken. Ancak, dişlerimizi fırçalarken unuttuğumuz bir nokta dişimize daha çok zarar vermemize neden olabilir. Yemek yedikten sonra, dişlerdeki sert kısımlar çözülmeye başlıyor. Demineralizasyon dediğimiz bu aşama 20-30 dakika kadar sürüyor. Bu kısım daha sonra tükürüğün etkisi ile yeniden sertleşmeye başlıyor. Yani remineralizasyon dediğimiz bu sertleşme gerçekleşmeden önce, 30 dakika içinde dişimizi fırçalarsak, o yumuşamış mine kısmı kalkıyor ve diş daha çok çürüğe yatkın hale geliyor. Tükürüğün miktarı ve akış hızı da diş sağlığında çok etkili.

24 Ekim 2014 Cuma

SONBAHARDA MANTAR ZEHİRLENMESİNE DİKKAT!


Son günlerde art arda gelen mantar zehirlenmesi haberleri, sofraların lezzetli besini mantarı seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunu da gündeme getirdi. Doğada yetişen pek çok mantar türünde zehir olduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Engin Türkmen, “ Mantarı güvendiğiniz yerlerden alın, bilmediğiniz mantarı yemeyin. Mantar yedikten sonra bulantı, kusma gibi belirtiler varsa acilen doktora başvurun” uyarısında bulundu.

Yrd. Doç. Dr. Engin Türkmen; mantar zehirlenmesi ve alınacak önlemler ile ilgili şu bilgileri verdi:
     Mantar zehirlenmesi sonbahar ve ilkbahar aylarında çok sık görülür. Mantarlar nemli ortamları severler. Mantar alımından sonra, bazen iki, bazen altı, bazen de yirmi dört saat sonra içerisinde zehirlenme meydana gelebilir. Mantarın çeşidi, mantarın içerisinde bulunan zehir ya da mantarın üzerindeki bakterilere bağlı olarak zehirlenmeler görülebilir.
HER MANTARIN TEPKİSİ FARKLIDIR
  • Günlük hayatımızda sıkça tükettiğimiz kültür mantarında zehir yoktur ancak doğada yetişen mantarlarda bir sürü zehir çeşidi vardır. Bu nedenle her mantarın, farklı tepkisi olacaktır. Bu zehirlerinde vücudumuzda etkilediği farklı bölgeler var. Kimisi sinir sistemimizi, kimi karaciğerimizi, kimi böbreklerimizi etkiliyor.
  • Bazı mantarların içerisinde bulunan muscarin zehri, sinir sistemini uyararak, tansiyon düşüklüğü, göz bebeklerinde büyüme, bulanık görme ya da nefes darlığı gibi belirtilere neden olur. Vücudumuzun parasempatik sistemini uyararak bölgede zehirlenme oluşturur.
  • Fallotoksin ya da amatoksin zehri içeren mantarlar, karaciğer ve böbrekleri çürütür.
  • Koprin adı verilen zehri içeren mantar türünde alkol ile beraber tüketildiği zaman alkol zehirlenmesi gibi bir etkiye yol açıyor. Yüzde kızarıklık, bulantı, kusma gibi.
  • Psilosin zehir türünde hastada sanrılar, hezeyanlar oluşabilir.
  • Musimol içeren zehir türünde, ağrı duyusu üzerinden sinir sistemini etkiliyor.

YILAN ZEHİRLENMESİ KADAR TEHLİKELİDİR
  • Mantar zehirlenmesi mantarın çeşidine, içerdiği zehre ve alınan maddenin miktarına göre değişiyor. Bazı güçlü mantarlardan bir tane yemek bile ölüme neden olabiliyor. Ancak bazı mantar türlerinde kişi yüzlerce mantar yese bile zehirlenmesi çok etkili olmayabiliyor.
  • Eğer mantar zehirlenmesi tedavi edilmezse ölüme kadar uzanan zincirleme reaksiyona neden olur. Mantar zehirlenmesi, yılan sokması ile eşdeğerdir. Tıpkı yılan zehirlenmesi gibi ölümcül bir zehirlenme türüdür. Çünkü yılan zehirlenmesi de sinir sistemini etkiler, mantar zehirlenmesi de sinir sistemini etkiler.

BELİRTİLER ORTAYA HEMEN ÇIKMAYABİLİR
  •      Zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkma süresine göre mantar zehirlenmeleri geç ya da erken belirtiler olarak ortaya çıkıyor. Bazı mantar türlerinde belirtilerin ortaya çıkması 1 saati bulurken, bazı mantar türlerinde ise zehirlenmenin ortaya çıkması 24 saat hatta 5 günü bulabiliyor.
  •      Bazen doğada yetişen ve halk tarafından zehirsiz olduğu bilinen mantarlar tüketildiğinde de kişi de bulantı, kusma ve ishal gibi belirtiler görülebiliyor. Bunun sebebi mantarların üzerinde olan bakterilerdendir. Mantarın iyice yıkanmaması sonucu üzerinde kalan topraktaki bakteriler, ağır metaller ya da alerjik nedenler kişide bu tarz belirtilere neden olabiliyor.


YEDİĞİNİZ MANTARI DOKTORA GÖTÜRÜN
  •      Mantar yedikten sonra belirtiler ile birlikte kişinin hızlıca doktora gitmesi gerekiyor. Mantarın zehrini bilebilmek için mümkünse mantar yiyen kişinin doktora yediği mantarı da yanında götürmesi gerekiyor.
  •      Belirtiler görüldükten sonra hasta kişinin kusturulması doğru değildir. Aksine hastaya herhangi bir müdahale yapılmadan doktora götürülmelidir.
  •      Hastanede hasta kişiye, doktor tarafından; mantar yedikten kaç saat sonra belirtilerin çıktığı, hangi belirtilerin görüldüğü, kaç tür mantar yendiği, mantar yiyen diğer kişilerin hasta olup olmadığı, mantarın toplandığı ve saklandığı koşullar sorulur. Bu sorular neticesinde hasta profili çıkartılarak, mantarın etkisine göre tedavi uygulanır.
  •      Hastadan kan örneği alınıp böbrek, karaciğer hasarı, sıvı kaybı olup olmadığı gibi bir çok parametreler kontrol edilir ve hasta izleme alınır. Çünkü kan örneğinde ortaya çıkan böbrek ya da karaciğer hasarında hemen müdahale edilmesi gerekir. Bazı durumlarda hastada tansiyon düşüklüğü, koma, şok gibi dramatik durumlar görülebilir. Karaciğer ve böbrek işlevleri bozulduğu için karaciğerin tamamının bozulduğunu ve acil olarak karaciğer naklinin gerçekleşmesi gerekir. Karaciğer nakli yapılmayan hastalarda, vücutta amonyak birikmesi nedeniyle hasta kaybedilebilir.
  •      Mantar zehirlenmesinde destek tedavisi ilk birincil tedavidir. Hastanın tahlillerinde eksik olan ne ise ona yönelik bir tedavi izlenir. Hastada sıvı kaybı mevcutsa sıvı, tuz kaybı varsa tuz, albumin eksik ise albumin, karaciğer hasarı var ise karaciğer nakli yapılır.
  •      Mantar zehirlenmesine karşı özel bir panzehir yoktur ancak vücutta meydana getirmiş olduğu hasarın tedavisi yapılır. Mantar türüne göre penisilin G, silibinin, piridoksin, atropin, metilen mavisi, ve mide yıkanması ile aktif kömür tedavisi uygulanır. Mantar zehirlenmesi yoğun bakım şartları olan hastanelerde takip edilmesi gerekir.


RENGİNE ALDANMAYIN
  •      Kültür mantarı dışında hiçbir mantar türü tüketilmemeli.
  •      Dışarıda yetişen ve cinsi bilinmeyen mantarlar tüketilmemeli. Çayırda, ağaç altında yetişen mantar hiçbir mantar türü tüketilmemelidir.
  •      Genelde renkli mantarlar zehirli oluyor. Şapkasında renk olan mantarlar çok tehlikelidir, tüketilmemesi gerekir.
  •      Ailelerin mantar konusunda bilinç sahibi olması gerekiyor. Özellikle çocuklara dışarıda gördükleri mantarı yememeleri gerektiği anlatılmalı.
  •      Piknik yapılan ormanlık alanlarda mantarlar toplanmamalı ve tüketilmemeli.


TÜRKİYE’DE YAYGIN MANTAR ÇEŞİTLERİ VE ZEHİRLENME BELİRTİLERİ
Doğada birçok çeşit mantar türü vardır. Her mantarın vücutta gösterdiği etki birbirinden farklıdır.
  •  Amanita muscaia (gelin mantarı) adı verilen mantar, yendikten iki saat içerisinde belirti ve bulgu verir. Sersemlik, uykuya eğilim, çocuklarda hiperaktivite ve kasılma gibi belirtiler verir.
  • Coprinus Atramentarius adı verilen mantar türü özellikle alkol ile beraber alındıktan sonra 30 dakika ile 5 gün arasında belirti ve bulgu verir. Yüz ve boyunda kızarma, hipotansiyon, bulantı, kusma ve terleme gibi belirtiler verir.
  • Amanita Phalloides (köy göçüren) adı verilen mantar, tüketildikten 6 – 24 saat arasında belirti ve bulgu verir. Bulantı, kusma, ishal, ateş, sıvı kaybı gibi belirtilerin yanı sıra ilerleyen evrelerde karaciğer ve böbrek yetmezliğine kadar uzanan sonuçlara neden olabilir.
  • Gyromitra esculenta (kuzu göbeği ebesi) adı verilen mantar özellikle 4 – 12 saat içerisinde kanlı ishallere neden olabilir.

YOĞURT İLE TÜKETİLEN MANTAR ZEHİRLEMEZ İNANIŞI DOĞRU DEĞİL

 
Mantar ile ilgili
Doğru bilinen yanlışlar
Halk arasında mantar ile ilgili birçok şehir efsanesi bulunuyor. Ancak bu inanışların hepsi yanlıştır ve sonuçları ölümcül olabilir.
  • Mantarı yoğurtla yersen zehirlemez.
  • İyi pişirilmiş mantardaki zehir yok olur.
  • Mantarı sirkeli ve tuzlu suda bekletirseniz zehri kaybolur.
  • Mantarı güneşte kurutursanız zehri uçar.
  • Çayırda ve çimende yetişen mantar zehirli değildir.
  • Mantar koparıldığında rengi değişmez ise zehirsizdir.
  • Ağaçlardaki mantarlar zehirsizdir.
  • Zehirli mantar gümüş kaşık ile pişirilirse kaşık kararır.
  • Salyangozlar zehirli mantarları yemezler.

21 Ekim 2014 Salı

Modern şehir erkeği nasıl beslenmeli?



Şıklığından ödün vermeyen, kibar, dış görünüşüne ve kişisel hijyenine dikkat eden bakımlı erkekleri tanımlamak için kullanılıyor ‘metroseksüel’ kelimesi… Metroseksüel, modern şehirli erkeklere yoğun tempolu iş hayatlarında ideal kilo aralığında bulunmaları ve sağlıklı beslenmeleri için Uzman Diyetisyen İpek Ağaca beslenme önerilerinde bulundu.



Her ne kadar spor yapmaya özen gösterseler de masa başı çalışmak, genellikle internet başında çalışan erkekler olduğundan;


  • Sabah işyerinizde güne başlarken çay, kahve yerine, büyük bir bardak su ile güne başlayın.

  • Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı asla atlamayın. Kahvaltıda yumurta tüketmeye çalışın.

  • Kahvaltınızı işyerinde yapıyorsanız poğaça, açma yerine beyaz peynirli, domates ve salatalık gibi sebzelerden oluşan tam tahıllı sandviç tercih edin.

  • Renkli beslenin! Turuncu, mor, kırmızı, yeşil, beyaz, kahverengi… Her renkteki meyve ve sebzeden her gün az da olsa tüketmeye çalışın. Unutmayın; her renk farklı antioksidan içeriğini gösterir.

  • Günde 3 kupa kahve için. Kahve metabolizmayı hızlandırır, performansı arttırır, depresyondan korur ve çok güçlü doğal antioksidanlar içerir. Kahvelerinizde krema değil, süt tercih edin; şeker kullanmayın.

  • Gün içinde ara öğünlerinizi ihmal etmeyin; 3 saatte bir minik araöğünler yapın. Çalışma performansınızın ve konsantrasyonunuzun da arttığını göreceksiniz.

  • Sağlıklı ara öğünler tercih edin. ÖrneğinMeyveli yoğurt veya taze meyveler veya yulaflı bisküvi+sütlü kahve veya tost+ayran veya kuru meyve+süt veya 2 ceviz+kuru meyve veya kefir+kuru meyve gibi.

  • Gün içerisinde asansör yerine merdiven kullanın.

  • Her gün 1 saat hafif tempo yürüyüş yapın. İdeal kilonuzu korumak için çok önemli olan yürüyüş, kalp sağlığınızı da korur.

  • Fiziksel aktivitenizi arttırmak ve doğayı korumak adına araba yerine toplu taşıma kullanmaya çalışın.

  • 2 saatten fazla masanızda hareketsiz oturmayın. Ofis içinde sık sık hareket edin.

  • Öğle yemeklerinde fast-food restaurantlar yerine ev yemekleri veya ızgara tarzı besinlerin sunulduğu yerleri tercih edin.

  • Masa başı çalışırken beyaz çay, papatya çayı, ada çayı, melisa gibi bitki çaylarını tercih edebilirsiniz.

  • İçecek olarak asitli içecekler ve hazır meyve sularından kaçının. Bunların yerine limonlu açık çay, bitki çayları, taze sıkılmış meyve suyu, ayran, süt tercih edebilirsiniz.
  • İş toplantılarının sizi şişmanlatmasına izin vermeyin! Toplantı sırasında yapılan atıştırmalar, sağlıklı seçimlerden oluşmalı. Taze veya kuru meyveler; ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar toplantı masasında bulunabilir.

  • Günde 2,5 lt. su içmeyi ihmal etmeyin. Arabanızda, el çantanızda, çalışma masanızda, başucunuzdaki komidinde her daim su bulundurun.
          www.ipekagaca.com