25 Mart 2014 Salı

Bu Haberi Okumadan Sigorta Yaptırmayın!

Bir süredir iletişim çalışmaları çok dikkatimi çeken bir sigorta firmasından bahsetmek istiyorum bugün. Sigortanın kolay hali sloganıyla piyasaya çok hızlı bir giriş yapan Generali Sigorta’nın özellikle Zorunlu Trafik Sigortası’nda ve kasko poliçelerinde %70’e varan indirimleri ilgimi çekti. Blogda yazmak üzere biraz inceledim ve sadece kampanya olarak değil, tüm hizmetlerinin gayet memmuniyet verici olduğunu gördüm.
Bu arada piyasaya hızlı giriş dedim ama Generali 1831 yılında İtalya’da kurulmuş ve aslında 150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyormuş. Adını elbette duymuştum ama ancak bugün yazabiliyorum.
Zorunlu Trafik Sigortası’nda %70’e varan indirimleri dışında Prestijli Kasko’larını da çok beğendim. Sigorta sektöründe bir ilk olarak, herhangi bir kaza anında sunduğu yol yardım hizmeti ile lastiğiniz patladığında ücretsiz lastik değişimi veya aracınızın yakıtı bittiğinde   Yapılan kaza sonrası acil bir noktaya yetişmeniz gerektiğinde yol yardım hizmetleri ile taksi ücretinizi dahi karşılıyorlar. Aracınız tamir edilirken 5 gün süreyle, size özel bir araç bile veriyorlar. Bence bu özel danışmanlık ve 7/24 destek hizmetleri şehir hayatının olası zorluklarını da hafifletiyor.
Bir de Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünleri var. Mini Kasko, 1 çarpışma hasarını 2 bin TL’ye kadar kapsayan düşük fiyat kategorisindeki bir ürünmüş. Daha yüksek bir sigorta teminatı tercih edenler için bu tutar, Mini Kasko Ekstra ürünü ile 2 çarpışma hasarı ve toplamda 50 bin TL’ye kadar çıkabiliyormuş. Tüm bu hizmetler için ayrı ayrı teklif alıp, satınalım yapabiliyor olmak ise harika. Mini Kasko ve Mini Kasko Ekstra ürünlerinin fiyatları sabit. Zorunlu Trafik Sigortası içinse teklifler size ve arabanıza özel yapıldığı için indirimler kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu yüzden teklif alırken yaşınız, arabanızın yakıt türü gibi etmenler de önemli oluyor. Siz artık sitesinden aracınıza en uygun sigortayı detaylarıyla incelersiniz.
Generalinin 7/24 Özel Sigorta Danışmanlığı hattı 0850 555 55 55’ten veya generali.com.tr den 1 dakikada teklif alabilirsiniz. Bu arada Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alırsanız size kişisel sigorta danışmanı atıyorlar. Bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor. Böylece müşteriler sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor ve telefonda uzun uzun beklemeden işlerini kolayca halledebiliyor.
Eh daha ne olsun:)
1 dakikada teklif alıp indirim kazanmak isterseniz, 31 Mart’a kadar generali.com.tr yi ziyaret edin derim.
1 Dakikada Teklif Almak için Tıklayın.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Mart 2014 Pazartesi

Prostat Sorunlarında Beslenme Haritası



DİYETİSYEN&YAŞAM KOÇU GİZEM ŞEBER’İN ÖNERİLERİ İLE , PROSTAT BÜYÜMESİ OLANLAR NASIL BESLENMELİ?

Prostat büyümesi, erkeklerde bulunan prostat bezinin büyümesi sonucu oluşan hastalıktır. Büyüme sebebi, habis yani kötü huylu tümörler değildir. Fakat idrara çıkma zorluğu, gece idrar sebebi nedeniyle sıkça uyanma gibi problemler sebebiyle yaşam kalitesinin düşüren bir rahatsızlıktır. Prostat büyümesi, erkeklerin çoğunda gözlenen ve yaş arttıkça görülme riski yükselen bir sağlık sorunudur. Seksen yaşını aşmış erkeklerde görülme oranı %90 civarındadır. Genellikle yaşla birlikte azalan erkeklik hormonu seviyesi ile ilişkilendirilir. Prostat büyümesi teşhisi yalnızca uzman doktor tarafından konulabilir. Kişilerin kendi kendilerine teşhis koyup, kendilerince tedavi yöntemlerine başvurması son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Prostat büyümesi teşhis ve tedavi edilmez ise idrar kesesi çıkışını tıkayarak böbrek ile ilgili sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. 

PROSTAT BÜYÜMESİ OLANLARDA BESLENME İÇİN ALTIN TÜYOLAR

 Sıvı tüketimi saatlerine dikkat edilmelidir… İdrara çıkmakta yaşanan güçlük hastanın gece boyunca birkaç sefer uyanmasına neden olabilir. Bu nedenle sıvı tüketimi yatmaya 2 saat kala kesilmelidir. Fakat idrara çıkmakta yaşanan güçlük sıvı tüketiminin azalmasına neden olmamalıdır. Günde 1,5–2 litre sıvı tüketmeye özen gösterilmelidir. 
Kafeinli içeceklerden uzak durulmalıdır… Kafein içerikli çay, kahve, asitli içecekler vücuttan idrarla sıvı atımını hızlandırdığından ve arttırdığından ötürü prostat büyümesi olan kişilerin, kafeinli içecek tüketiminden kaçınmaları gerekir. 
 Yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir… Prostat büyümesi olan kişilerin idrar yolu enfeksiyonu geçirme riskleri yükseldiğinden ötürü yeterli ve dengeli beslenerek bağışıklık sistemlerini desteklemeleri gerekir. Dört ana besin grubu olan süt ve süt ürünlerinden, et ve et çeşitlerinden, sebze ve meyvelerden ve tahıl ürünlerinden her gün tüketilmelidir. 
 Her gün bir avuç fındık iyi gelir… Günde 1 avuç kadar fındık, badem veya cevizin beslenme programında olması önerilir. 
 Rafine tahıllar yerine tam tahıllar tercih edilmelidir… Prostat büyümesi olan kişilerin günlük posa alımının yükseltilmesinin etkilenen barsak sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır. Bu nedenle, beyaz ekmek, beyaz pirinç gibi rafine tahıllar yerine tam buğday ekmeği, çavdar ekmeği, integral makarna, kepekli pirinç gibi tahıl ürünleri tercih edilmelidir. 
 Günlük meyve ve sebze tüketimi arttırılmalıdır… Günde 5–9 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi önerilmektedir. Taze ve kuru meyveler, taze sıkılmış meyve suları, salatalar ve sebze yemekleri beslenme düzeninde mutlaka yer almalıdır. 
 Domates tüketmeye özen gösterilmelidir… Domates içerdiği laykopen isimli madde ile prostat kanseri riskini azaltır. Bu nedenle prostat büyümesi olanların günde 5–8 adet domates veya 1 su bardağı domates suyu ya da mevsiminde ise 2 dilim kavun tüketmesi önerilir. Pişmiş domatesteki laykopenin vücutta kullanılması daha kolaydır. 
Soya ürünlerine beslenme düzeninde yer verilebilir… Soya ürünlerinin içerdiği fito-östrojenler, prostat büyümesi olan kişilerin idrar çıkışını kolaylaştırdığı ve idrar kesesinde kalan idrar miktarını azalttığı bilimsel çalışmalarla da belirlenmiştir. Günde 100 gram kadar soya fasulyesi, soya filizi veya tofu tüketilebilir. 

Bitkisel tedavi hakkında: Bazı bitkisel desteklerin prostat büyümesine dair sorunları azaltabileceğine dair kanıtlar olsa da, bu kanıtların bilimsel çalışmalar ile araştırılması gerekir. Bu nedenle, eğer bitkisel tedavi uygulamak istiyorsanız, unutmamanız gereken nokta kullanacağını bitkiler ile kullandığınız ilaçların etkileşebileceğidir. Bu nedenle, besin desteği kullanmadan önce mutlaka doktor ve diyetisyeninize danışmalısınız. 

PROSTAT BÜYÜMESİ OLANLAR KOLESTEROLDEN UZAK DURSUN!

Kolesterolden kaçının… Prostat büyümesi olan erkeklerde kan kolesterol seviyelerinin yüksek olması genelde beklenen bir durumdur. Kan kolesterolünün yüksek olması ise vücutta değişime uğrayan kolesterol yıkım ürünlerinin prostat bezine daha çok zarar vermesine neden olabilir. 

KAN KOLESTEROL SEVİYESİNİ KONTROL ETMENİN BESİNSEL YOLLARI 
Süt ve süt ürünlerinin az yağlı veya yağsız olanlarını tercih etmesi daha uygundur. 
Yağlı et çeşitleri, tavuk ve hindinin derisi, kavrulmuş etler, katı yağlar tüketilmemelidir.
Yağlı soslar ve kremalar yerine hafif ve sağlıklı soslar tercih edilmelidir. 
Yemekler ve salatada sıvıyağlar tercih edilmelidir. İçinde et olan yemeklerin içerisine ekstra yağ eklemeye gerek yoktur. 
Kızartma türü besinlerin tüketimi minimuma indirilmelidir. 
 Fazla miktarda şeker tüketimi de kan kolesterol seviyelerini olumsuz etkiler. Bu nedenle şeker tüketimi mümkün olduğunca azaltılmalıdır. 


PROSTAT BÜYÜMESİ OLANLAR İÇİN ÖRNEK MENÜ: 
(Aşağıda yer alan örnek menü, 45-60 yaş arası, prostat büyümesi dışında başka bir sağlık sorunu bulunmayan, fiziksel aktivite düzeyi hafif olan erkek bireyler için düzenlenmiş olup; başka bir sağlık problemleri olan veya herhangi bir hastalık için ilaç kullanan kişilerin doktora başvurması gerekir. Doktor kontrolü sonrası diyetisyeninize başvurunuz. Diyet parmak izi gibidir, sadece kişiye özel düzenlenmelidir.) 
KAHVALTI:  1 dilim az yağlı peynir
5 adet yeşil zeytin
2 dilim tam tahıllı ekmek
Domates kurusu (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile) 

ARA-1:  4 adet kuru kayısı veya 2 adet kuru incir 

ÖĞLE:  8 yemek kaşığı dolusu sebze yemeği
4 yemek kaşığı dolusu bulgur pilavı
1 su bardağı dolusu ev yoğurdu veya tuzsuz ayran
Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı)

ARA-2:  1 su bardağı az yağlı süt veya 1 kutu probiyotik yoğurt
1 porsiyon meyve

AKŞAM: 1 porsiyon buğulama veya ızgara balık (200 gram) 
2 dilim tam tahıllı ekmek
Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı)

ARA-3:  15 adet fındık veya 3 adet tam ceviz
1 porsiyon meyve

Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem ŞEBER

21 Mart 2014 Cuma

Bu Bahar Eşinizle Zayıflayın



Şişmanlık ne yazık ki bulaşıcı. Yapılan araştırmalar da aynı sonucu gösteriyor. Virüslerle ve bakterilerle bulaşmıyor olsa da, sosyal olarak bulaşıcı bir durum obezite. Yapılan bir araştırmaya göre; aileleri veya arkadaşları şişman olanlar, şişmanlık üzerinde çok fazla objektif değerlendirmede bulunamıyorlar ve kilo almaya oldukça eğilimliler. Ve kişinin sosyal çevresinde fazla kilolu insanların sayısı arttıkça kişinin fazla kilolu olma riski de bir o kadar artıyor. 

Eşler arasında da fazla kiloların bulaşıcı olması şaşırtıcı değil. Evlilik, düzenli bir hayatı da birlikte getirdiği için yeni evlenenlerin daha kolay kilo aldığını sizde sıkça görmüşsünüzdür. Yapılan bilimsel çalışmaların sonucu da bu yönde. Evlilik vücut ağırlığının artmasına yol açan faktörlerden biri ve en az iki yıllık evli olanların vücut ağırlıkları ve kilolarının boylarına göre olan oranı birbirine çok benzer. 

Evlenen kişilerin kilo almaya eğilimli olmasının nedenleri arasında ilk sırayı beslenme düzeni alır. Evlenen kişiler, yalnız yaşadıkları zaman dilimine veya öğrencilik hayatlarına nazaran daha düzenli beslenirler ve eşleri ile uzayan akşam yemeleri ve gece atıştırmaları kilo almalarına neden olur. Evlilik-fazla kilo ilişkisinde diğer önemli konu ise işin psikolojik boyutu. Uzmanlara göre, evlenen kişi zayıf kalma konusunu fiziksel görüntü açısından önemsemiyor. Evlenmeden önce karşı cinse çekici görünmeye çalışan eşler, evlendikten sonra bu durumu daha az önemsemeye başlıyor. Ve sonuçta beraberce kilo alıyorlar. 
Fakat eşler gene de yalnız zayıflamaya çalışanlara göre daha şanslı. Yapılan araştırmalar, eşlerin zayıflama konusunda birlikte hareket ettiklerinde yalnız başına zayıflamaya çalışanlara göre çok daha fazla başarılı olduklarını göstermiştir. Bu yalnız başına zayıflanmaz anlamına gelmiyor fakat her konuda olduğu gibi zayıflama konusunda da birlikten kuvvet doğuyor. 

Yapılan bir başka çalışmada, eşlerin fiziksel aktivite düzeyleri ile ilişkili. Bu çalışmada da, evli olanların düzenli fiziksel aktiviteye daha çok bağlı kaldıkları gösterilmiştir. Bunun nedeninin eşe karşı duyulan sorumluluktan kaynaklandığı söylenebilir. 

Evlilerin zayıflama konusunda şanslı olma nedenleri: 
  • Diyet yapmak uzun sürdüğünde sıkıcı bir hal alabilir. Diyet motivasyonu eşle birlikte diyet yapıldığında yükselir. 
  • Evde sağlıklı beslenme kuralları geçerli olmaya başlar. Zamanla alışkanlık haline gelen bu kurallar, kilo korumada da başarılı olunmasını sağlar. 
  • Yapılan diyette yasaklar varsa mutlaka insana çekici gelir. Motivasyonun kırıldığı anlarda diyeti bozmak kolay bir hal alır. Eşlerin birbirine duyduğu sorumluluk bu durumun önüne geçer. 
  • Eşler, sosyal yaşamda bir arada olmayı severler. O nedenle beraber spor yapmaya gitmek, daha keyifli bir hal alır. Yan yana oldukları için sıkılmayan çiftler daha uzun süre egzersiz yaptıklarının farkına bile varmazlar. 
  • Misafirliklerde ve sosyal ortamlarda yapılan ikramlara iki kişi “hayır” demek daha kolaydır. 

Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber

19 Mart 2014 Çarşamba

Dişeti Hastalığı Gizli Düşman


Düzenli diş fırçalama ve ağız bakımı ile önlenebilen diş eti hastalıkları, belirti vermeden ilerlediği için dişlerin sallanarak kaybedilmesine dahi neden olabiliyor. Dentistanbul Ataşehir Hastanesi’nden Periodontoloji Uzmanı Dr. Özge Özöner Bal“İnsanlar dişetinin ne olduğunu bilmiyorlar, ‘dişeti diye ayrı bir şey mi var’ diye soruyorlar”diyerek, “ diş eti hastalığının ağız sağlığının gizli düşmanı” olduğunu belirtti.

Dişeti hastalıkları ile ilgili sorularımızı Dentistanbul Ataşehir Hastanesi’nden Dr. Özge Özöner Bal yanıtladı.

-          Dişeti hastalığı nedir?
Dişeti hastalıkları belirli bakterilerin yol açtıkları enfeksiyon hastalıklarıdır. Eğer erken dönemde tedavi edilmezlerse dişetlerinde çekilme, dişlerde sallantı ve hatta dişlerin kaybedilmesiyle sonuçlanabilen durumların ortaya çıkmasına neden olabilirler.
“İki dakikada temizlik olmaz”

-          Neden oluşur?
Bu hastalıkların birinci sebebi kötü ağız hijyeni. Yani dişlerin ve dişetlerinin plak dediğimiz bakteri birikintilerinden yeterince iyi temizlenememesidir. Bireyler genellikle diş fırçasını iki dakika ağız içinde dolaştırdıklarında dişlerinin temizlendiğini düşünürler. Ancak doğru fırçalama tekniği ve yardımcı ağız hijyen araçları kullanılmadığında her zaman yeterli ağız hijyeninin sağlanabildiği söylenemez. Plak birikiminin sonucunda dişeti hastalığı başlar ya da mevcut hastalık ilerler.

-          İnsanlar neler yapabilir diş temizliğinin tam olması için?
Hastanın genel dişeti muayenesinin ardından önce uygun fırçalama tekniğini ve daha sonra kullanması gereken yardımcı araçları belirliyoruz. Bu yardımcı araçlar diş ipi, dişler arasındaki mesafeye göre ara yüz fırçaları, sabit protez (köprü) varlığında köprü altı ipi olabilir. Bunları belirliyoruz ve klinikte hastamızla birlikte uyguluyoruz. Çünkü sadece anlatıp geçmekle hem olması gereken motivasyonu hem de doğru uygulanmasını sağlayamıyoruz.

-          Dişeti hastalığı nasıl belirti veriyor?
Dişeti hastalığı besin sıkışması ya da apse oluşumu yoksa genellikle ağrı şeklinde belirti vermiyor. Bu nedenle hastalar genellikle dişler sallanma aşamasındayken ya da kaybedildiğinde doktora başvuruyorlar. Dişeti hastalığının verdiği ilk ve en önemli belirti kanamadır. Kanamanın sebebi dişeti iltihabıdır. Dişlerin üzerinde biriken hastalık etkeni bakteriler belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra dişetini iltihaplı hale getirirler ve kanama o aşamadan sonra görülür. Bu süre yaklaşık olarak 2 haftadır.

-          Hastalar kanamayı gördüklerinde önlem alabilir mi?
İltihabi değişiklikler başlangıç aşamasında ise yani yalnızca dişetini ilgilendirecek seviyede ise ağız hijyeninin düzenlenmesi ile tamamen iyileşme sağlanacaktır ve hasta hijyen seviyesini iyi düzeyde tutarsa yeniden meydana gelmeyecektir.

“Kemiklerde kayıp başlıyor”
-          Önlem almazlarsa...
Daha uzun vadede dişetinin altında, dişleri destekleyen kemiklerde kayıplar meydana gelmeye başlıyor ve bu aşamada dişlerde sallantılar görüyoruz. Hastalar genellikle bize bu aşamada başvuruyor. Bu aşamada öncelikle bakterileri ortamdan uzaklaştırıyoruz yani diştaşlarını temizliyoruz. Daha sonra kemik kaybının şeklini ve miktarını tespit ediyoruz ve gerekiyorsa ileri tedavi uygulamalarıyla bireyin rahatça temizleyebileceği ve enfeksiyonun tekrar etmesini önleyebileceği bir ortam oluşturuyoruz. Sonuç olarak da bu şekilde dişlerin daha uzun yıllar ağızda kalabilmesine yardımcı oluyoruz.

17 Mart 2014 Pazartesi

Özsüt'ten Yeni Bir Lezzet: Rengarenk Makaronlar


‘Mutluluk Tadında’ lezzetlerin sahibi Özsüt, şimdi de rengarenk  ve özel dekorlu makaronlar ile ağızları tatlandırıyor. İtalyan asıllı Fransız lezzetini menüsüne ekleyen Özsüt, 10 farklı makaron çeşidini tatlı severlerin beğenisine sunuyor. 
En kaliteli hammaddeler ile hazırlanan Özsüt’ün yeni Makaron Koleksiyonu, farklı lezzetleri ve şık görünümleri ile hem damaklara hem de gözlere hitap ediyor. Özel badem tozu ile üretilen ve farklı dolgu kremaları ile çeşnilendirilen makaronlar, Özsüt Ustaları tarafından özenle dekore ediliyor.   
Her bir makaron çeşidi için farklı bir  tasarımın hazırlandığı koleksiyonda; vanilyalıdan naneliye, portakallıdan tiramisuluya, fındıklıya ve frambuazlıya kadar 10 farklı lezzette makaron var. Şık görüntüsüyle prestijli bir hediye alternatifi de oluşturan Özsüt Makaron Koleksiyonu, mutluluk tadında anlar için Özsütseverleri bekliyor.  
Fiyatı: Tüm Çeşitler; 3 TL Fıstıklı; 3,5 TL 
Özsüt Makaron Koleksiyonu

Antep fıstıklı: En iyi kaliteden seçilmiş Antep fıstılarıyla çeşnilendirilmiş krema dolgulu özel badem tozlu makaron
Fındıklı: En iyi kaliteden seçilmiş fındıklar ile çeşnilendirilmiş krema dolgulu özel badem tozlu makaron
Sakızlı: Özel olarak getirtilen gerçek sakızlar kullanılarak hazırlanan krema dolgulu özel badem tozlu makaron
Frambuazlı:  Frambuaz meyvesiyle hazırlanan krema dolgulu özel badem tozlu makaron
Limonlu:  Limonun ferahlatıcı tadının özel badem tozlu makaron arasına girmiş hali
Vanilyalı: Gerçek vanilya kullanılarak hazırlanan krema dolgulu özel badem tozlu makaron
Çikolatalı:  Valrhona  çikolata kreması ve özel badem tozlu makaron
Portakallı: Yoğun portakal tadı için taze sıkılmış portakal suyu içeren krema dolgulu özel badem tozlu makaron
Tiramisulu:   Tiramisu kreması ile hazırlanmış özel badem tozlu makaron
Naneli:  Nane ferahlığının çikolata ile buluşmuş hali ve özel badem tozlu makaron
badem tozu ile üretilir ve  dolgu kremaları da çeşitlerine göre çeşnilendirilerek hazırlanır.

16 Mart 2014 Pazar

TÜRKİYE'NİN ARTİZANAL PEYNİRLERİ MERCEK ALTINDA


Türkiye’nin lider mutfak okulu Mutfak Sanatları Akademisi ve Mutfak Dostları Derneği işbirliği ile hayata geçirilen “Türk Mutfağı’nın Yapı Taşları” etkinlikleri kapsamında 19 Mart Çarşamba akşamı Türkiye’nin Artizanal Peynirleri konusu ele alınacak.

Artizanal peynirlerle ilgili genel bir değerlendirme yapacak olanMDD eski başkanı, gazeteci-yazar Ahmet Örs, “Zengin bir peynir kültürüne sahibiz ama bu konuda yapılan çalışmalar yeterli mi?, Geleneksel yöntemlerle üretilen peynirlerimizin korunması, gelişmesi ve yaşaması için neler yapıyoruz?, Anadolu peynirleri dünya peynirleriyle kıyaslandığında hangi konumda?” gibi soruları cevaplandıracak.

Seminerde üç çeşit artizanal peynir üzerinde durulacak.İlhan Koçulu Kars Gravyeri,Mustafa Suvanİsli Çerkes peyniri ve Zafer Yaşar Divle Obruk peyniri hakkında bilgi aktaracak. Katılımın ücretsiz olduğu etkinlikte konuklar bu üç çeşit peynirin geleneksel anlamda üretim aşamalarını görsel sunumlarla izleyip, MSA’nın günün peynirleri ile hazırlayacağı özel ikramlar ile tadım yapma fırsatına da sahip olacak.

Türkiye’nin Artizanal Peynirleri seminerleri devam edecek
Dünya üzerinde binin üzerinde peynir çeşidi olduğu sanılıyor. Bunların önemli bir kısmı endüstriyel şekilde üretilirken bazıları da hâlâ geleneksel yöntemlerle yapılıyor. Örneğin ülkemizde bazı yörelerde keçi tulumunda, ufak küplerde veya tülbentler içinde son derece lezzetli ve geleneksel peynirlerin üretimi devam ediyor. Ama ne yazık ki bazı çeşitler, teknolojik üretimin yaygınlaşması karşısında yavaş yavaş unutulup yok oluyor ya da eski tadını yitiriyor.

Türkiye’nin Artizanal Peynirleri konusundaki etkinlik çalışmalarının diğer peynir çeşitlerini de kapsayan  bir seri halinde devam edeceği bilgisini paylaşan Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç; “Bu konuda her mutfak dostuna önemli görevlerin düştüğü inancındayım” diyerek geleneksel üretimin desteklenmesinin önemini vurguluyor.

TARİH:                   19 Mart 2014, Çarşamba
SAAT:                    18.00 – 21.30
MEKAN:                  MUTFAK SANATLARI AKADEMİSİ (MSA)
ADRES:                  MSA MESLEKİ EĞİTİM TİC.A.Ş.
                               Meydan Sok. Beybi Giz Plaza B Blok Maslak
KROKİ İÇİN:  www.msa.com.tr
REZERVASYON İÇİN: 0 544 947 00 19 – 0 216 506 17 39
KATILIM ÜCRETSİZDİR. SINIRLI KONTENJAN SEBEBİYLE REZERVASYON YAPTIRMANIZI RİCA EDERİZ.

13 Mart 2014 Perşembe

Zihin Ruh Beden Festivali Hayatınızı Değiştirecek



ZihinRuhBeden Festivali, 14 – 16 Mart 2014 tarihlerinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda, alanında uzman 50 eğitmenin 70’in üzerinde workshop ve semineriyle gerçekleşecek.

  • İş, aile, evlilik, kariyer, çocuklar, aşk… Hayatınızın bazı alanlarında yolunda gitmeyen bir şeyler mi var?
  • İstediğiniz her şeye sahipsiniz ama içinizde hep bir eksiklik mi hissediyorsunuz?
  • Çok çalışıyor ama yeterince para kazanamıyor musunuz?
  • İstediğiniz halde bir türlü kilo veremiyor musunuz?
  • Tekrarlayan sağlık problemleriniz mi var?
 Tüm bu sorunlara çözüm bulabileceğiniz bir festival İstanbul’da başlıyor.
İş hayatının yoğun koşuşturmacasında ikinci plana atılan zihin, ruh ve beden sağlığı hakkında her şey bir festival çatısı altında toplanıyor.ZihinRuhBeden Festivali Türkiye’nin bu alandaki en geniş kapsamlı ilk organizasyonu olarak 14 – 16 Mart 2014 tarihlerinde Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek. Her biri alanında uzman 50 eğitmen 3 gün boyunca 70’in üzerinde workshop ve seminer gerçekleştirecek.

İçindeki gücü ve potansiyeli keşfetmek isteyenlere seslenen ZihinRuhBeden Festivali’nde kişisel ve ruhsal gelişim, meditasyon, yoga, sağlıklı yaşam, alternatif tıp, astroloji, kuantum, NLP, psikoloji konuları işlenecek. Festivale gelenler, Yoga Academy eğitmenleri ile ücretsiz yoga ve pilates derslerine de katılabilecek.

 Ünlü Nefes Terapisti José-Marie Veenhof İlk Kez Türkiye’de
Hollandalı ünlü nefes terapisti José-Marie Veenhof da Türkiye’ye ilk kez ZihinRuhBeden Festivali için geliyor. Veenhof, festival kapsamındaki workshop’larda nefes alma şeklinden hayatınızda neyin yolunda gidip gitmediğini ortaya koyarak nefes terapisi yapacak.
‘Nefes alma şeklimiz yaşama şeklimizdir’ diyen José-MarieVeenhof, festival kapsamında, ‘Nefesinle Ruhuna Bağlan’ ve ‘Derin Bağlantı’ başlıklı workshop’lar gerçekleştirecek.

ZihinRuhBeden Festivali’nde Başka Kimler Var?
ZihinRuhBeden Festivali’nde workshop ve seminer düzenleyecek isimler arasında; Aret Vartanyan, Ayşe Nilgün Arıt, Ayşe Padipada Kızılöz, Beki İkala Erikli, Cemal Gürsoy , Ceyda  Aydıner, Dr. Ali Rıza Avkan, Dr.Nurhayat Gül, Elçin Oflaz, Figen Küçükkoner Kırca, Gönül Marmara, Gülay Üserbay, Gülben Gönülden, Hande Akın, Hazım Körmükçü, José-Marie Veenhof, Lalitah,  Uzm.Dr. Mehmet Kasım, Meltem Güner, Meral Erduran, Mustafa Kartal, Prof. Dr. Jie Wang, Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul, Prof. Dr. Turgay Biçer, Prof. Dr. Kemal Nuri Özerkan, Saba Melike Doğar, Selis Gülmen, Sezaver Seçki, Tuba Uçar, Tülin Etyemez Schimberg, Ümit Gürel, Ünal Güne, Yeliz Rüzgar, Tolga Hancı, Zekiye Kıranda, Zekiye Olgaçay, Zeynep Özek, Zeynep Turan, Sevgi Güveli ve Yard. Doç. Dr. Zümra Yeşilöz yer alıyor.
Festival programına ve biletlerine www.zihinruhbeden.orgadresinden ulaşmak mümkün.

8 Mart 2014 Cumartesi

İTÜ Mutfak Zirvesi'nde Lezzete Yolculuk


İstanbul Teknik Üniversitesi Gastronomi Kulübü 11-12 Mart tarihlerinde düzenleyeceği  “İTÜ Mutfak Zirvesi” ile üniversite öğrencilerini, şefler, restoran işletmecileri, marka yöneticileri gibi gastronomi dünyasının uzmanlarıyla bir araya getirecek.
Türkiye’de bu alanda bir ilki gerçekleştirecek zirve; Özgür Şef, Yağız İzgül, Esat Özata, Ayvaz Akbacak, Deniz Orhun ve David Shipman’ın da aralarında bulunduğu birçok ismi ağırlayacak.
Ayazağa Yerleşkesi – KSB Büyük Salon’da gerçekleştirilecek zirve kapsamında, “Lezzeti Yakala” konulu fotoğraf sergisi de açılacak.
Detaylı bilgi için : www.gastronomi.itu.edu.tr

6 Mart 2014 Perşembe

Her yaş için şifalı: Rezene


Hijyenik ortamda   saklanmış, doğru oranda ve sağlıklı yöntemlerle hazırlanmış rezene çayı, her yaştaki insan için çok sayıda şifalı kullanımı bir arada sunuyor. Çay olarak tüketildiğinde gaz ve şişkinlik ile kendini gösteren sancılı, hafif sindirim sistemi rahatsızlıklarını gideriyor. Ağrılı adet gören kadınlardaki hafif sancılara iyi geliyor ve soğuk algınlığındaki öksürüklerde, balgam söktürücü olarak kullanılıyor.

Bitkilerin pek çok hastalık ve rahatsızlığın çözümünde kullanılması gün geçtikçe artıyor.  Bunlar arasında 7’den 70’e pek çok şikâyetin giderilmesinde  kullanılan bitkilerden biri de rezene. Rezene, küçük, sert, ezilince anasona benzeyen kendine has  koku veren    meyveleri olan bir bitkidir.

Bitkiye  de meyvesine de “rezene” ismi verilir. Ülkemizde Batı ve Güney Anadolu’da   tarımı yapılır Bir de yabani rezene var ki bilhassa Batı Anadolu’da “arapsaçı” adı ile biliniyor. İlkbaharda toprak üstü kısmı toplanıp sebze olarak satılıyor ve etli yemeği pek seviliyor. Rezene çeşni ve baharat olarak kullanılmasının yanında daha çok çay olarak yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bu şekilde kullanıldığında pek çok şifalı etkisini de ortaya seriyor.

Rezenenin faydaları ile ilgili önemli bilgiler paylaşan Türk Fitoterapi (Bitkilerle Tedavi) Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik, “Avrupa İlaç Kurumu, rezene çayının geleneksel bitkisel ürün olarak aşağıdaki amaçlar için kullanılabileceğini kabul etmiştir:
  • Gaz ve şişkinlik ile kendini gösteren sancılı, hafif sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı
  • Ağrılı adet gören hanımlarda, hafif sancıları gidermek üzere
  • Soğuk algınlığındaki öksürüklerde, balgam söktürücü olarak.
Rezene çayının yararlı etkileri bu saydıklarımızla sınırlı değil. Yapılan araştırmalara göre üst solunum yolu rahatsızlıklarında ve hazmı kolaylaştırıcı olarak; bebeklerde bilimsel adı kolik olan sebebi tam bilinmeyen veya gazdan olabilen sancılara karşı, emziklilerde süt artırıcı olarak da kullanılabileceği değişik bilimsel kaynaklarda belirtiliyor. Dolayısıyla, rezene çayı için ‘şifalı bir bitki çayı’ demek çok yerinde olur” diyor.
Prof. Dr. Ekrem Sezik sözlerine şöyle devam ediyor: “Rezene   bu yararlı  etkileri yapısında bulunan değişik maddeler vasıtasıyla sağlıyor. Bunlardan en önemlisi % 2-4 oranında bulunan uçucu yağ . Bu uçucu yağ anetol, fenkon gibi maddeler taşımaktadır. Birkaç yıl beklemiş veya kötü şartlarda saklanmış rezenede uçucu yağ oranı düşer. Bu da istenen etkinin azalmasına hatta kaybolmasına bile sebep olabilir. Bu yüzden, açıkta satılan rezenenin tüketilmesi tavsiye edilmiyor”.
Rezene Çayı Kullanımı
 Kullanım konusunda kolaylık sunması açısından poşet çay kullanımını tavsiye eden Prof. Sezik “Çünkü , poşet çaylarda, bir poşette genellikle 1.5-2 gram materyal   bulunur. Bilinen firmaların poşet çaylarını kullandığınızda, hem bu problemi çözmüş hem de kalitesi bilinen bir ürün kullanmış olursunuz”, diyor.  

Rezenenin kullanımının yanı sıra tüketim miktarları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Ekrem Sezik , “Alman Bitki Komisyonu ve İngiliz Bitki Kompendiyumu rezenenin günde şu miktarlarda kullanılmasını tavsiye ediyor: 0–1 yaş arasında 1-2 gram, 1–4 yaş 1.5–3 gram, 4–10 yaş 3-5 gram, 10–16 yaş ve üzeri 5–7 gram. Kullanmadan önce meyvelerin ezilmesi gerekiyor. Bu sayede taşıdığı uçucu yağ ve diğer maddeler suda çözünebiliyor ve istenen etki meydana geliyor. Parçalanmamışsa etkili maddelerin suya geçmesi zorlaşıyor” diyor.

Prof. Sezik, bebekler için rezene çayı hazırlamanın ipuçları hakkında ise şunları söylüyor: “1 poşet rezene çayı bir kupaya konur, üzerine tam kaynamamış (80º C) su ilâve edilir, 5  dakika kadar beklenir, poşet çıkarılır, çayın oda ısısına gelmesi beklenir. Bebeğe bir defada en çok 6-7 çay kaşığı dikkatle içirilir. Günde 3-4 defa verilebilir.Her gün taze hazırlanmalıdır ”.

Rezenenin nane, anason, papatya ile olan karışımları da poşet çaylar halinde piyasada bulunuyor. Gaz, hazımsızlık ve benzeri sindirim sistemi rahatsızlıklarında bu çaylar da rahatlıkla kullanılabiliyor.

5 Mart 2014 Çarşamba

Soğuk algınlığından korunmada desteğiniz ‘Kuşburnu’



Kuşburnu, ülkemizin hemen her bölgesinde yabani olarak yetişen, çalı şeklinde bir gül çeşididir. Halk arasında yaban gülü, şilan gibi isimlerle de bilinen kuşburnunun meyvesi genellikle değişik amaçlar için kullanılır. Türk Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ekrem Sezik, Avrupa Farmakopesi’nde yer alan bilgilere göre kuşburnunun sert çekirdeklerinden ve çevresindeki  tüylerden kurtarılıp, kurutulmuş yalancı meyve kabuğunun kullanılması gerekir. Çünkü bitki ve meyve çaylarında kullanılan bu kısım C vitamini bakımından daha zengindir” diyor.

Kuşburnu, Anadolu’da halk ilacı olarak   öksürük, bronşit, romatizma, mide ağrıları, hemoroit ve ishale karşı genellikle çayı halinde kullanılıyor.  Prof. Dr. Ekrem Sezik, deney hayvanları üzerinde yapılan araştırmalarda  kuşburnu meyvelerinin antiülser ve enflamasyon giderici etkilerinin bulunduğunun gösterildiğini  belirtmektedir.

Kuşburnu nasıl kullanılmalı ?
Kuşburnu meyvesinin geleneksel olarak soğuk algınlığı, üşütme ve bu hastalıklara karşı koruyucu olarak günde 2 defa 2.5 gram olarak kullanılmasını öneren Prof. Dr. Sezik, “Piyasada kuşburnu, poşet çay ve genellikle C vitamini bakımından zenginleştirilmiş kapsüller halinde yer alıyor. Poşet çaylarda bir poşette, 2-2.5 g civarında kuşburnu bulunuyor. Dolayısıyla belirtilen amaçlar için günde 2-3 poşet çay içmek yeterli oluyor.” diyor. 

İnternet tıbbına dikkat !
 Prof. Ekrem Sezik, “İnternette kuşburnu meyveleri her derde deva olarak sunuluyor. Öyle ki selüliti önlediği, cinsel isteği arttırdığı gibi etkileri olduğu belirtiliyor. C vitamini kaynağı olarak da marmelatı tavsiye ediliyor. Fakat marmelat yapmak için meyve usarelerinin saatlerce kaynatılması gerekiyor. C vitamini, ısıya son derece hassas olduğu için bu işlem aşamasında   parçalanıyor böylece marmelatta C vitamini kalmıyor. Kısacası internet tıbbında, bilimsel araştırmaya dayanmayan kullanımlar bulunuyor. Bu bilgilere karşı dikkatli davranmalısınız.” şeklinde uyarıyor.

4 Mart 2014 Salı

Yarısı Sizden Yarısı BERNARDO'dan


Sofra tasarım uzmanı olan Bernardo 1984 yılında kuruldu. 1997 yılında züccaciye ve hediyelik eşya ithalatını gerçekleştirdi. 2000 yılında alışveriş merkezlerinde açtığı mağazalarıyla Türkiye geneline yayılmaya başladı. 2004 yılında hediyelik, ev dekorasyonu, züccaciye ve çeyize yönelik ürünlerin satıldığı geniş çerçeveli klasik mağaza formatından çıkarak, sofra tasarımı uzmanı kimliğine bürünen Bernardo, sofra ve sofra üstü tamamlayıcıların ön planda olduğu, geniş mutfak ürünleri koleksiyonlarına sahip. 2007 yılından itibaren modern tasarıma ve yenilikçi ürünlere verdiği önem ile müşterilerini en kaliteli ürünleri sunan Bernardo’nun 23 ilde toplam 73 mağazası bulunmaktadır. www.bernardo.com.tr

3 Mart 2014 Pazartesi

ANKARA'NIN PASTA DURAĞI: GÜLLÜOĞLU ÜMİTKÖY


142 yıllık lezzet geleneğini 3 kıtada 6 ülkede insanlara ulaştıran Baklavacı Güllüoğlu, Ankara Ümitköy şubesinde özel tasarım pasta, cupcake ve kurabiyeden oluşan tasarım pasta ürün grubuyla ayrıcalıklı tatlar sunmaya devam ediyor.

Heykeltıraş Hülya Tıknaz ve Pasta Şefi Feridun Yüregir’in ekibi tarafından hazırlanan pasta grubunda farklı konseptlerde pek çok çeşit ürün mevcut. Düğün, nişan, doğum günü, ile Sevgililer Günü ve yılbaşı gibi özel günlerin yanı sıra çizgi kahramanlar gibi belirli konseptlerde de tekli ve katlı  pasta, cupcake, kurabiye ve şekerlemeler usta eller tarafından önce en leziz şekilde hazırlanıyor, ardından sınırsız bir yaratıcılıkla süsleniyor.

Baklavacı Güllüoğlu’nun bir buçuk asırdır süre gelen en önemli prensiplerinden biri kaliteli ve sağlıklı malzeme kullanmaktır. Tıpkı baklavalarında olduğu gibi pasta ve pasta yan ürünleri bol içerikle, hijyenik ortamlarda hazırlanıyor, damak tadında lezzet ve kaliteden ödün vermeyenlerin ağızlarına layık bir şekilde beğenilerine sunuluyor.

Hem görsel olarak hem de lezzet olarak eşsiz sunumlar ortaya koyan Güllüoğlu Ümitköy, Ankaralıların pastadaki tek durağı olmuş durumda… 

2 Mart 2014 Pazar

ANTIOKSIDAN MUCIZESI ENGINAR


Son yıllarda yapılan birçok çalışmada sayısız faydası olduğu anlaşılan enginar, özelikle anneler tarafından çocuklarına mutlaka yedirilmesi gereken, olmazsa olmaz bir sebze olarak algılanıyor. Hatta yılda bir kere 40 günlük enginar kürü yapanlara her geçen gün daha çok rastlanıyor. 40 gün üst üste enginar yiyerek yapılan enginar kürünün amacı; karaciğeri güçlendirmek. Çünkü enginar yapısında bulunan antioksidanların yardımıyla, vücudumuzdaki birçok toksin maddeyi uzaklaştırır, karaciğeri güçlendirir. Toksin madde uzaklaştırmak için 40 gün üst üste enginar yemek ne kadar etkili bilinmez ama, en son The Univerity of Reading de yapılan bir araştırmada çıkan sonuçlar enginarın tahtını güçleniyor.

Yapılan çalışmada;
1- Enginarın yüksek miktarda antioksidan içerdiği doğrulanıyor. Enginarın içeriğinde bulunan quersetin ve rutin isimli antioksidanlar kansere karşı vücudumuzu koruduğu gibi aynı zamanda da kalbi güçlendiren özellik gösteriyor. 
2- Enginarda bulunan cyanic asit adlı madde kötü kolesterolü düşürüyor ve iyi kolesterolün salgılanmasını arttırıyor. Bu da kalp damar sağlığı için ilaç niteliğinde bir fayda demek.  
3- Enginarda bulunan yüksek oranda lif yapısı kan şekerinin dengelenmesinde etkilidir. Şeker hastaları için zeytinyağlı veya etli yapılmış enginar yemeği, beslenme kalitesini çok güçlendirir. Şeker kontrolünde pozitif etki gösterir.
4- Enginarın karaciğeri güçlendirdiği savı, yeni çalışmalarda da doğrulanıyor.
5- Enginar yüksek tansiyona karşıda vücudumuzu güçlendiriyor. Enginarın yapısında bulunan potasyum minerali vücutta bulunan sodyum- potasyum dengesinde etkili olup, tansiyonun normal seviyelere gelmesinde etki ettiği saptanmış.   
Enginardan en büyük faydayı sağlamak için; mevsiminde öğlen veya akşam yemeğinde tüketmeliyiz. Zeytinyağlı enginara ilave edilen; havuç+ patates+ bezelye içeren garnitür besin değerini ve lezzetini arttırır. Ayrıca kuşbaşı etli bir garnitür hazırlayıp, etli enginar yapıp, ana yemek olarak da tüketebilirsiniz. Enginarın kabuğunu soymadan yapılan enginar dolması da Türk yemeği klasiklerimizden biridir. Enginarı salata şeklinde de tüketebiliriz.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan 

 NİL DİYET:
NİL SAHİN GÜRHAN: (0216) 4786602

1 Mart 2014 Cumartesi

TAYLAN KÜMELİ: "YASAKLAR DEĞİL, KONTROL ZAYIFLATIR"


Ünlü Diyetisyen ve Beslenme Danışmanı Taylan Kümeli, diyet yaparken başarıya ulaşmanın porsiyon kontrolünden geçtiğinin altını çiziyor.

20 yılı aşkın süredir hastane, catering kuruluşu; çeşitli gıda firmaları ve akademik çalışmalar kapsamında tedavi edici; bilgilendirici ve kurumsal diyetisyen olarak hizmet veren Taylan Kümeli, yaz mevsimi yaklaşırken; plajlarda fit bir görünüme sahip olmayı hedefleyenler için bir dizi öneride bulunuyor. Özellikle diyet yaparken motivasyon kaybı yaşayan kişileri ilgilendiren bu tavsiyeler, büyük bir özveri gerektiren zorlu diyetleri daha kolay hale getiriyor.

Çalışma hayatı boyunca sağlıklı beslenme söylemine farklı bir soluk getirmeyi amaçlayan Kümeli, kendi geliştirdiği “Sentez Diyeti” ile de yurt çapında haklı bir üne sahip. 'Sentez Diyeti' ne göre: sağlıklı ve formda kalmanın kesin kuralları tek tip beslenmeden uzak durup, porsiyon kontrolüne dikkat etmek. Makul ve küçük porsiyonlarda kalmak koşuluyla hemen her yiyeceğin tüketilebileceğini vurgulayan Taylan Kümeli, diyetlerdeki “yasakçı” zihniyetin motivasyonu olumsuz etkilediğini savunanlardan. Kümeli’ ye göre diyet sürecinde verilen küçük molalar, diyet yapan kişinin psikolojik bıkkınlığını ortadan kaldırarak kilo verme sürecine olumlu katkıda bulunuyor.

Birçok diyette kesin olarak yasaklanan, çikolata, bisküvi, kraker ve cips gibi yiyeceklerden az ve kontrollü olarak tüketilebileceğinin altını çizen Taylan Kümeli, bu şekilde devam edilen diyetlerin başarı oranının daha yüksek olduğu görüşünde.
 
Taylight Beslenme ve Danışmanlık Hizmetleri
Akkavak Sok. Halilbey apt. No:19 Kat:3
Nişantaşı - İstanbul
Telefon: 0212 291 75 15
Fax      : 0212291 75 17