29 Aralık 2014 Pazartesi

Fruitflowers’dan Yeni Yıl’a Özel Lezzetler


Fruitflowers’dan Yeni Yıl’a Özel Çam Ağaçlı Lezzetler…

Yeni Yıl’da Sağlık ve Lezzet Dolu Sepetler Fruitflowers’dan Sevdiklerinize Geliyor…

Yeni yılın yaklaştığı şu günlerde sevdiklerine farklı sürprizler yapmak isteyenler için birbirinden lezzetli meyve, kek ve kurabiye sepetleri hazırlayan Fruitflowers, çam ağacı konseptinde hazırladığı yeni ürünleriyle hem göze hem damaklara hitap ediyor. Bünyesinde 400’ün üzerinde ürün çeşitliliği bulunduran Fruitflowers, özellikle sevdiklerini özel hissettirmek isteyenler için çok farklı aranjmanlar sunuyor.




Yeni yılda en çok tercih edilen hediye seçenekleri arasında yer alan lezzet sepetleri, bu yılda Fruitflowers farkıyla tercih edenlerin damaklarına hitap etmeye devam ediyor.

Oldukça geniş ürün yelpazesine sahip olan Fruitflowers, sipariş verildikten sonra 2 saat içerisinde hazırlanarak sevdiklerinizin kapısına kadar ulaştırılmaktadır.




Ayrıntılı bilgi ve sipariş için;
Tel: 444 3 002- 0850 296 03 63
www.fruitflowers.com.tr

Alışılagelmiş kalıpların dışına çıkın, yeni yılda sevdiklerinize farklı bir hediye verin!

Haberleri takip etmek için kullanılabilecek en iyi uygulama Hürriyet E-gazete olsa gerek. Hem basılı gazete okuma keyfini yaşarken, hem de güncel haberlere ulaşabilme imkanı sunuyor. Uygulamanın son güncellemeleri ile de; hava durumuna, burcuma, finans haberlerine ve sinema rehberine ulaşabiliyorum. Hürriyet E-Gazete'nin en güzel yanı da (sona sakladım) bir sonraki günün haberlerini 00:00'da alınıyor olması. 
Şimdi de sizi Hürriyet E-gazete'nin yılbaşı paketi ile tanıştırmak istiyorum. Bu pakette Hürriyet E-Gazete'nin yanı sıra, Elle ve Atlas dergilerinin dijital kopyası var :) 
Haberleri ve gündemi hem gazete okuma keyfini yaşayarak takip etmek isteyenler, hem de ben gazetemi okurken bir yandan da falıma da bakarım, filmlerden de haberim olur diyenler yılbaşı paketini kaçırmasın derim! Hem de kısa bir süre için sunulan bu paketi alıp, gazete keyfini sürerken modayı Elle ile takip de edebilir, Atlas okuyarak da farklı keşifler yaşayabilirsiniz. 
Yeni yılda sevdiklerine sevdiğin şeyleri hediye etmek de adettendir. Siz de arkadaşlarınıza ve gazetesiz olmaz diyen aile üyelerinize 6 aylık veya 1 yıllık versiyonları olan Hürriyet E-Gazete paketlerinden birini hediye edebilirsiniz. Her gün kullandıkça sizi hatırlasınlar
Daha ayrıntılı bilgi almak için sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

17 Kasım 2014 Pazartesi

TÜYAPı Bin Yıllık Keşkek ve 500 Yıllık Cennet Çamurunun Lezzeti Sardı



Osmanlı ve Selçuklu Türk tarihinin keşfedilmemiş gizli lezzetlerini büyük bir ustalıkla yapan ve kitaplarıyla da tüm dünyayla paylaşan dünyaca ünlü Şef Ömür Akkor, Tüyap Kitap Fuarı’nda okuyucularıyla buluştu. 10 Kasım günü 13: 00-16: 00 saatleri arasında gerçekleştiren imza gününde Ömür Akkor, 16 : 00 – 17 : 00 saatleri arasında gerçekleşen “yemek şovu” ile de Osmanlı'nın geleneksel lezzetlerinden; bin yıllık Keşkek ve 500 yıllık lezzet olan "Cennet Çamuru" tatlısını pişirerek okuyucularına lezzet dolu anlar yaşattı. Mis gibi kokuların sardığı fuar alanında, tarifler ve yapılan binlerce yıllık lezzetler, yemek severlerden tam not aldı. Ömür Akkor, yaptığı yemek şovuyla yemekle kitap tutkusunu Tüyap Kitap Fuar’ında bir arada sevenlerine sundu.

Tarih saklı kalmış zenginlikleri günümüze taşıyan bir şef ve yazar
‘Yemek kitapları Nobeli’ olarak nitelendirilen dünyaca ünlü yemek kitapları yarışması “Gourmand Cookbook Awards”ta ödüle layık görülen Ömür Akkor, hayranı olduğu Selçuklu ve Osmanlı Türklerinin yemek kültürlerini sofralarla buluşturuyor. Tarihsel ve son dönemde yazdığı sıra dışı yemek kitapları ve de yaptığı televizyon programıyla adından sıkça söz ettiren Ömür Akkor, beş dilde yayınlanan üç yeni kitabıyla sofraların kalitesini artırmaya ve onları zenginleştirmeye devam ediyor.

Ne Yemeliyiz Ne Yememeliyiz?
Ömür Akkor, Tüyap Kitap Fuarında okuyucularına önemli açıklama ve tavsiyelerde de bulundu. Akkor; insanların yüzyıllardan beri kaya tuzu kullandığını, sanayi tuzunun bütün hastalıkların nedeni olduğunu söyledi. Rafine edilmemiş veya himayala tuzunu, yağlarda ise iç yağını, tereyağını ve zeytinyağını kullanmaları gerektiğini, insanların yüzyıllardan beri ne yiyorsa sağlıklı olanın o olduğunu belirtti. Şekersiz tatlılar kitabında belirttiği gibi beyaz şekerden kurtulmak gerektiğini çünkü alışkanlık yaptığını ve rafine olan hiçbir şeyi tüketmemek gerektiğini vurguladı.

3 Yeni Kıtapla Lezzet, Tarıh Ve Kültür Harmanı


Şef Ömür Akkor yemek kitapları külliyatına; Osmanlı Mutfağı, Pratik Tarifler ve Sağlıklı Şekersiz Tatlılar adlı üç kitap daha ekledi. “Ben Kendimi Selçuklulara ait hissediyorum” diyecek kadar Osmanlı ve Selçuklu Türk mutfağına bağlı olan Akkor, kaynağını tarihten alan lezzetlerini okuyucularıyla buluşturmaya devam ediyor. İmza attığı çalışmaları sadece bir yemek kitabı olarak görmeyen ve tarihsel geçmişin yansıması olarak değerlendiren Akkor, yemek yapmayı sanat icra ediyormuşçasına ele alacak kadar da işine âşık bir şef olarak biliniyor.

14 Kasım 2014 Cuma

Starbucks'tan Yılbaşı Hediyeleri!


Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte sezonun favorileri de geri döndü. Starbucks’ın yılbaşına özgü meşhur ‘kırmızı bardakları’ yeni tasarımlarıyla misafirlerine kahve keyfinin yanı sıra estetik bir haz da yaşatmaya aday.

Starbucks ve kahve tutkunu arkadaşlarınız için ideal bir hediye seçeneği oluşturan bardaklar, 5 Kasım’dan itibaren Starbucks mağazalarında beğeniye sunulacak.

Meşhur ‘kırmızı bardaklar’a yepyeni bir dokunuş Classic Christmas Collectable artık yeni yıl eğlencesinin ayrılmaz bir parçası. Yeni yıl serisinin meşhur ‘Kırmızı Bardakları’ yeni tasarımlarıyla kahve tutkunlarının beğenisine sunuluyor.

Yılbaşının geleneksel motiflerinin modern bir tarzda yorumlandığı Seasonal Holiday Twist farklılıkları seven kahve tutkunları için mükemmel bir hediye olabilir. Çekici ve modaya uygun tarzıyla Sparkling Gold and Silver ise metalik yüzeyiyle zarif bir görünüme sahip.

Starbucks’ta hediyeler sadece ‘kırmızı bardaklar’la sınırlı değil! Starbucks’ın en popüler kahvelerinden biri olan Christmas Blend de kahve tutkunları için keyifli bir hediye seçeneği oluşturuyor. Latin Amerika kahvelerinin canlılığını, Asya/Pasifik kahvelerinin yumuşaklığını ve nadir bulunan, yıllandırılmış Endonezya kahve çekirdeklerinin baharatlı tatlarını içeren çok özel bir harman olan Christmas Blend, yılbaşını taçlandıracak bir hediye alternatifi… Sadece yılbaşı dönemlerinde kahve tutkunlarıyla buluşan Christmas Blend, keyfini doyasıya sürenler için özel bir armağan olabilir.

12 Kasım 2014 Çarşamba

YILBAŞI SOFRALARIMSA WORKSHOP’LARI İLE ŞENLENİYOR


Türkiye'nin lider profesyonel mutfak okulu Mutfak Sanatları Akademisi (MSA), mutfakta ustalaşmak ve yılbaşını mükemmel sofralarla karşılamak isteyenlere Aralık ayında da çok özel eğitim programları sunacak. Dünya mutfaklarını kendi evine taşımak isteyenler için “Mutfakta 8 Hafta Devriâlem”, tüm mutfak tekniklerinin anlatıldığı “Mutfakta 8 Hafta” ve pasta uzmanı olmak isteyenlere “Mutfakta 8 Hafta Pastacılık”, ilgi çeken eğitim programları arasında yer alıyor. Aralık ayında ayrıca “Yılbaşı Cupcakeleri”, “İlk Davet Menüm”, “Raw Food”, “Yılbaşı Menüsü”, “Yılbaşı Cooktail”, “Tatlı Yeni Yıl Hediyeleri” ve “Kahvaltı Keyfi - Yılbaşı Özel” gibi keyifli günlük programlar da var.

Milli Eğitim Bakanlığı onayı ve City&Guilds, Pearson / EdExcel ve Scottish Qualification Authority akreditasyonları ile uluslararası profesyonel aşçılık diploması veren Türkiye’nin lider mutfak okulu Mutfak Sanatları Akademisi’nin (MSA), Aralık ayı eğitim programı, yine dopdolu olacak.

8 haftada devrialem

“Mutfakta 8 Hafta Devriâlem” programında, dünyayı evinin mutfağına taşımak isteyenler için çok özel eğitimler verilecek. Program, 2 Aralık 2014-20 Ocak 2015 tarihleri arasında Salı günleri 19.00-23.00 saatleri arasında uygulanacak. “İspanya”, “Fransa”, “Orta ve Kuzey İtalya”, “Güney İtalya”, “Türkiye”, “Çin”, “Tayland” ve “Meksika” menülerinin yer aldığı programın ücreti 1.800 TL.

Mutfak tekniklerinde ustalık için 8 hafta

Kendi mutfağının executive chef’i olmak isteyenler, “Mutfakta 8 Hafta programı ile tüm mutfak tekniklerinin ustası olabilecek. Program, 21 Aralık 2014 – 8 Şubat 2015 tarihleri arasında Pazar günleri 10.00-14.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Bıçak seçme, kesim ve kullanma teknikleri, tavuk pişirme yöntemleri, pirinçler ve pilavlar, Uzak Doğu yemekleri, soslar, çorbalar, et çeşitleri ve pişirme teknikleri, deniz ürünleri seçme, temizleme ve pişirme teknikleri, taze makarna hazırlama eğitimlerinin verildiği programın ücreti 1.750 TL.

Pasta, çikolata ve ekmek uzmanı olabilirsiniz

“Mutfakta 8 Hafta Pastacılık” programı ile profesyonel MSA şeflerinin eşliğinde evinizin pasta şefi, çikolata ustası ve ekmek uzmanı olabilirsiniz. “Kurabiyeler”, “Tart, kiş ve pie’lar”, “Ekmek yapımı”, “Kekler”, “Pastalar”, “Custards ve choux hamuru”, “Şuruplu ve sütlü tatlılar” ile “Çikolatalar” eğitimlerinin yer aldığı program, 5 Aralık 2014–23 Ocak 2015 tarihleri arasında Cuma günleri 10.00–14.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek. Program ücreti 1.450 TL.

Lezzet sırları için günlük programlar

-       Etler ve Pişirme Teknikleri: 6 Aralık Cumartesi 10.00-14.00
MSA’nın eğitmen şeflerinden, etler konusunda engin bilgiler, yepyeni teknikler ve püf noktaları.

-       Vazgeçemediklerimiz 1: 6 Aralık Cumartesi 16.00-20.00
Café’lerdeki en gözde lezzetler “Tavuklu Sezar salata”, “Porçini mantarlı risotto”, “Café de Paris soslu antrikot” ve “Créme brulée” yi evinizde yapabilirsiniz.

-       İtalyan Mutfağı 1:  8 Aralık Pazartesi 19.00-22.00
MSA’nın enfes İtalyan menüsü ile içiniz ısınsın.

-       Şekersiz: 10 Aralık Çarşamba 10.00-14.00
Rafine şeker yerine kendinden tatlı ürünler kullanarak, nefis tatlılar hazırlayabilirsiniz.  

-       Pizzalar ve Salatalar: 11 Aralık Perşembe 19.00-22.00
Pizza hamurunu açmaktan, salata sosunu hazırlamaya kadar her şeyi kendi ellerinizle yapacaksınız.

-       Matmazel Macaron: 13 Aralık Cumartesi 10.00-14.00
Fıstığın yeşili, narın bereketi, bal kabağının, çikolatanın, kestanenin lezzeti, macaron dünyasına taşınıyor.

-       Burgers&Fries: 13 Aralık Cumartesi 16.00-20.00
MSA şefleri, en iyi burger tariflerini hazırladı.

-       İtalyan Mutfağı 2: 15 Aralık Pazartesi 19.00-22.00
İtalya’dan özgün bir menü, en orijinal reçeteler.

-       Yılbaşı Cupcakeleri: 17 Aralık Çarşamba 10.00-14.00
Vişne dolgulu yoğun çikolata cupcake, kestaneli cupcake, balkabaklı cupcake ve lezzetli süslemeler…

-       İlk Davet Menüm: 18 Aralık Perşembe 19.00-22.00
Evinizde vereceğiniz ilk davette harikalar yaratacağınız bir lezzet şöleni.



-       Küçük Gurme 1 – Yılbaşı Özel: 20 Aralık Cumartesi 10.00-12.00
Küçük gurmeler, yılbaşı için kolları sıvayıp, kurabiyeler, cupcake’ler, nefis süslemeler hazırlıyor.

-       Raw Food: 20 Aralık Cumartesi 14.00-18.00
Yiyeceklerin doğadan gelen halleriyle kusursuz lezzetler. Badem sütü shake, sarı domates soslu pancar ravioli, filizlendirilmiş salata, mantar köftesi, çikolatalı tart.

-       İtalyan Mutfağı 3: 22 Aralık Pazartesi 19.00-22.00
İtalya’nın yılbaşı atmosferini yaşatan, özgün tariflerden oluşan bir yeni yıl masası kurabilirsiniz.

-       Yılbaşı Pastaları: 24 Aralık Çarşamba 10.00-14.00
Christmas cake, panettone, orman meyveli pasta. Yılın en özel zamanı için harika lezzetler…

-       Yılbaşı Menüsü: 25 Aralık Perşembe 19.00-22.00
Yılbaşı büyüsünü yaşatacak çok şık ve ışıltılı bir menü.

-       Kahvaltı Keyfi – Yılbaşı Özel: 27 Aralık Cumartesi 10.00-14.00
Yeni yıla nasıl başlarsanız öyle devam edersiniz. Önerimiz sezonu hatırlatan aromalar ve mis kokularla dolu bir kahvaltı şöleni…

-       Yılbaşı Cooktail: 27 Aralık Cumartesi 16.00-20.00
Misafirlerinizin yıl boyu konuşacağı nefis cooktail’ler. Mulled wine, pumpkin spice latte, sparkling berry, hot toddy…

-       Tatlı Yeni Yıl Hediyeleri: 29 Aralık Pazartesi 19.00-22.00
Sevdiklerinize mükemmel lezzetler hediye edin. Portakallı ve zencefilli yılbaşı kurabiyeleri, kestaneli ve çikolatalı cake-pop, tarçınlı, çikolatalı, yaban mersinli yılbaşı merengleri.

10 Kasım 2014 Pazartesi

Aydan Üstkanat'tan Yeni Kitap: 'Mevsiminde Yemek'



Dünyanın En İyi Yemek Kitabı Ödülleri ‘Gourmand World Cookbook Awards’ tarafından “2014 Avrupa’nın En İyi Şef Yazarı” seçilerek dünya çapında başarı kazanan Aydan Üstkanat, 5. kitabı “Mevsiminde Yemek 365” ile unutulmaya yüz tutmuş mevsimsel ürünleri yeniden sofralara taşıyor. Sağlıklı ve doğal ürünleriyle bilinen Komili’nin katkılarıyla okuyucuyla buluşacak olan kitabında Üstkanat, sıklıkla kullanılan malzemelerin ezber dışında nasıl kullanabileceği konusunda da ilham veriyor.

Günümüzde hazır yiyeceklerin, kimyasalların ve rafine gıdaların tüketilmesine bağlı olarak sağlık sorunlarının arttığını vurgulayan Üstkanat, “Çok yiyoruz, hayatımız yemek odaklı oldu ama yiyeceklerin nasıl yetiştiği konusuyla ilgilenmeyi unutuyoruz” diyor.

Üstkanat: “Yeni nesil çileği ağaç meyvesi, patlıcanı kış sebzesi sanıyor’’
Yazar Aydan Üstkanat, kendisini bu kitabı yazmaya teşvik eden unsuru; yeni neslin ne elma ne domates cinslerini ne de Anadolu toprağında yıllardır kök salan sebze ve meyveyi bilmemesi olarak özetliyor. “Çilek ağaçtan mı toplanır, patlıcan yazın mı yoksa kışın mı hasat edilir?’’ Tüm bu soruların yanıtlarını merak edenler için, “Mevsiminde Yemek 365’’ kitabı gerçek bir rehber niteliği taşıyor.

En basit malzemelerle mevsimine uygun farklı tatlar ve Anadolu’nun az bilinenleri…
‘Mevsiminde Yemek 365’ kitabı, İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve Anadolu’nun Az Bilinen Meyveleri olarak beş ana bölümden oluşuyor. Her bölüm başında o mevsime ait meyveler ve sebzeler detaylı şekilde anlatılıyor. Ana temasını mevsimine uygun sofralar ve yemek tercihlerinin oluşturduğu kitapta, tanıdık malzemelerle farklı yemek tarifi örnekleri de yer alıyor. Eserde özellikle zengin çeşitlerle kurulan sofraların yanında, birkaç basit malzeme ve bir-iki dakikada hazırlanabilen farklı lezzetler dikkat çekiyor.
Komili’nin katkılarıyla Remzi Kitapevi tarafından yayınlanan ‘Mevsiminde Yemek 365’ tüm kitapevlerinde okurlarıyla buluşmayı bekliyor.

YAZAR HAKKINDA
İzmir doğumludur. Girit kökenli ailesinden öğrendiği yemek kültürünü, sanatçı ve araştırmacı kimliğiyle geliştirdi. Sanatın pek çok dalında eğitim alan Üstkanat, resim ve müzik çalışmalarının yanı sıra, yemek konusunda da yaratıcı bir kişiliğe sahiptir. Üstkanat, aynı zamanda bir yemek stilisti ve yemek fotoğrafçısıdır. Dergi yazılarıyla başlayan basın hayatı sekiz yıldır Star gazetesinde gastronomi yazılarıyla ve açıldığı günden bu yana La Cucina Italina dergisinde “Ayın Sofrası” köşesiyle devam etmektedir.
Mevsiminde Yemek, yazarın 5. kitabıdır. Geleneksel yemekleri kapsayan, malzeme ve temel teknikleri anlatan bir rehber niteliğindeki ’’Yemek Rehberi’’, sonrasında yılların birikimiyle oluşan ’’Yap+Ye=Mutlu Ol’’ ardından “Artmazsa Yetmez’’ ve ’ŞekerSİZ’’ Aydan Üstkanat’ın başarılı yolculuğundaki kitapları… Aydan Üstkanat’ı dünya ligine taşıyan ise hayatına paralel bir kitap olan ŞekerSİZ. Bir gün reaktif hipoglisemi ile tanışıp, mutfaktaki zararlı beyazlardan uzak durması gerekince, sağlıklı ama ağız sulandıran tarifleri içeren ’’Şekersiz’’ adlı kitabı yazan Aydan Üstkanat, ismini dünyanın en iyileri arasına yazdırdı.

7 Kasım 2014 Cuma

Çocuğunuzun dişleri için vicdan azabı çekmeyin! Bu önlemleri alın!


 Peki bir aile çocuğuna ağız ve diş bakımı alışkanlığı kazandırmak için neleri bilmeli , uygulamalı ve uygulatmalıdır? İşte bu soruyu Diş Hekimi Şule Dülger'e sorduk...

    "İlk başta dişsel gereksinimleri belirlemek ve dahada önemlisi çocukta diş hekimi sevgisi oluşturmak için,  diş problemi olsun olmasın çocuk iki yaşında diş hekimiyle tanıştırılmalıdır. İlk randevu sadece tanışma,ısındırma ve oyun içerikli olmalıdır.

      7 yaşında bir kızım var. Adı Nehir. Nehirle 7 senedir; benden annelik bilincini,ondan çocuk oyunculuğunu alıp sevgiyle harmanlayıp eğitim alışverişi yapıyoruz. Her konuda ona fikir mirası bırakmaya çalışırken, o da bende yeni ufuklar açıyor. Bu alışveriş sevgiyle böyle devam ederken anladım ki en büyük eğitici güç: "Model Olma... "
   Bu, diş bakımı eğitiminde de böyle. Çocuğunuzun diş fırçalama alışkanlığı kazanması için sizi diş fırçalarken görmesi gerekir. Hatta bunu iki yaşından itibaren birlikte yapmanız, beraber diş fırçalarken bunu oyuna dönüştürmeniz, onu bu konuda motive edecektir. Bu oyunlardan biri; birbirinizin dişini fırçalamak olabilir. Bir diğeri ise ses çıkaran bir oyuncağıyla diş fırçalama süresini yönetmek olabilir. Çünkü etkin fırçalamada en önemli konu YETERLİ SÜREde diş temizliği yapılmasıdır. İki yaşında bu şekilde diş fırçalamaya başlayan bir çocuk emin olun bunu ömür boyu bir alışkanlık haline getirecektir. 
  Genelde şöyle bir kanı vardır: "Süt dişleri önemli değil. Nasıl olsa değişecek." Süt dişlerinin çocukta konuşma, yeme ve görünüm yanında en büyük önemi aslında daimi dişlere sürme rehberliği yapmasıdır. Bir süt dişi vaktinden önce çekilirse, diğer dişlerin o bölgeye hareketlenmesiyle boşlukta daralma olur. Yerine gelecek daimi dişler bu boşluğa sığmaz. Ve bu ortodontik tedavi dediğimiz tel tedavisi gereksinimini doğurur. 

   Bir diğer yanılgı da 6 yaşında süt dişlerinin en arkasında çıkan daimi dişlerin de değişecek sanılmasıdır. Oysa o dişler ağızda ömür boyu kalacak 1. azı dişlerdir ve bakımının çok iyi yapılması gerekir. Diş hekimi tarafından gerekli görüldüğünde koruyucu yüzeysel FLOR ve eğer üstü gıda birikimine neden olacak kıvrımlı yapıya sahipse FİSSÜR ÖRTÜCÜ dediğimiz yüzeysel dolgularla korunmalıdır. 
   Klinikte en çok rastladığım çocuklar erken yaşta ön dişleri çürümüş, erimiş veya abse yapmış çocuklar oluyor malesef. Bu çürüklerin bir adı var: "Biberon Çürükleri". İsminden de tahmin edebileceğiniz gibi bu çürüklerin en büyük nedeni uyku saatinde bebeğin, biberonla şekerli süt ve benzeri sıvılarla beslenmesi. Özellikle çocuk bu biberonla uyuyup kalıyorsa dişlerin çürümesi kaçınılmaz. Çünkü çürük oluşturan bakteriler şekeri çok sever. Bu nedenle biberon kullanımı 1 yaşla sınırlanmalı, uykuya geçmeden önce biberonla beslenmeli ve bundan sonra ağız temizlenmelidir. Peki çocuk biberonsuz uyumuyorsa...Bu sorunu ben de kızımda yaşadım. Böyle bir durumda en azından ayrı bir biberonla su vererek ağzın suyla temizlenmesini sağlayabilirsiniz. 
    Bir diğer değinilmesi gereken konu ise damak ve diş yapısını bozan ve ortodontik tedavi ihtiyacı doğuran parmak emme alışkanlığı ve 2 yaşından sonra emzik kullanımıdır. Çocuğunuzda parmak emme eğilimi görüyorsanız daha iyi bir seçenek olarak emziğe yönlendirmelisiniz. Çünkü emziği bıraktırmak daha kolaydır. Bir anne olarak, anne karnındaki güvenli ortamdan çıkan bebek; emzik kullanırsa, yeni hayata daha huzurla adapte olur diye düşünüyorum. Bir diş hekimi olaraksa 2 yaşında bu zevki bıraktırmanızı öneririm. Çünkü bundan sonra damakta deformasyon oluşacaktır.
    Özetle çocuğunuzda diş bakımı ile ilgili sağlam temeller oluşturmak istiyorsanız, öncelikle her konuda olduğu gibi bu konuda da kendiniz iyi bir model olmalı, ağız ve diş bakımınıza özen göstermelisiniz. 
     Ben şöyle yapıyorum: Ona "montunu giy üşürsün", "yemek ye acıkırsın", "koşma düşersin", "dişini fırçala,çürümesin"demiyorum. "Bedeninin değerini bil. Çünkü sen herkes gibi bir mucizesin diyorum." Dolayısıyla bedene yapılan bu hizmet iş olmaktan çıkıyor. 

5 Kasım 2014 Çarşamba

DİYABETLİLERİN SAĞLIKLI BESLENMESİ İÇİN 16 PRATİK ÖNERİ



Dünyagöz Hastaneler Grubu bünyesinde hizmet vermeye başlayan Dünyadiyabet Merkezin’den Diyetisyen Feyhan Belen, diyabette uygulanacak diyetin aslında sağlıklı olmak isteyen herkesin uyması gereken beslenme kuralı olduğunu söyledi.

Dyt. Feyhan Belen, “Diyabetinizi, sizinle yaşayan bir arkadaşınızmış gibi algılayınız. Onunla iyi geçinebilmek için diyabeti öğrenmek, yemek yeme alışkanlıklarınızı değiştirmek, günlük yiyecek değişimlerini öğrenmek ve belirtilere uygun acil önlemleri almanız gerekiyor. Beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız değişiklikler; sizinle birlikte ailenizi ve çevrenizdekileri de sağlıklı beslenme konusunda harekete geçirir” diye konuştu.

Dünyadiyabet Merkezin’den Diyetisyen Feyhan Belen, diyabet ile mücadele edenlere beslenme ile ilgili önemli 16 tavsiyede bulundu:  
1.    Şeker dâhil olmak üzere, hiçbir yiyecek yasak değildir. Ancak bazılarını ölçülü tüketmeniz gerekebilir. Yiyecek değişimlerini iyi öğrenmiş ve kan şekeri kontrolü sağlanmış bir diyabetli, kısıtlı miktarda (günde 25 gramı aşmayacak ölçüde) şeker de kullanabilir.
2.    İnsülin kullanıyorsanız ve diyetisyeniniz veya doktorunuz önermişse, ara öğünlerinizi ihmal etmeyin.
3.    Öğünlerinizi asla atlamayın.
4.    Her gün aynı saatte ve aynı miktarda yemek yemeye çalışın.
5.    Kilo vermeniz gerekiyorsa diyet programınıza mutlaka uyun. Yemekleri kızartmak yerine ızgara veya fırında tercih edin. Yağsız et (balık, derisiz tavuk), yağsız peynir, yağsız süt veya yoğurt gibi yiyecekler tüketin.
6.    Hamur tatlıları yerine meyveli veya sütlü tatlıları tercih edin. Tatlandırıcı kullanacaksanız, pişirildiğinde acı tat vermeyen toz tatlandırıcıları kullanmanız daha sağlıklıdır.
7.    Damar sertliği riskini azaltmak için doymamış (bitkisel sıvı) yağlara yönelin. Yemek pişirirken zeytinyağı ile soya yağlarını yarı yarıya karıştırarak kullanın.
8.    Bol su içmeye (günde 1,5 - 2 litre) gayret edin. Unutmayın ki, su metabolizmanız ve kabızlığınız için iyi bir düzenleyicidir.
9.    Tuzu azaltın. Salamura yiyeceklerden kaçının.
10. Yağlı gıdalardan, sakatat, sucuk, salam ve sosis gibi yiyeceklerden uzak durun.
11. Lifli (posalı) yiyecekleri (çiğ sebze, meyve, kuru baklagiller, kepek çavdar ekmeği, yulaf, tam buğdaylı gıdalar) mutlaka tüketin.
12. Diyabetliler için üretilmiş çikolata, tatlı, reçel gibi ürünler tamamen masum ve zararsız değildir. Fazla tüketildiklerinde ishal yapabilir veya yüksek kalori ve yağ içerdiklerinden kilo vermenizi engelleyebilirler.
13. Hazır gıdaları zorda kalmadıkça tüketmeyin. Bu tip besinlerin etiket bilgilerinin içeriğini öğrenerek diyetisyeninize danışın.
14. İnsülin kullanıyorsanız yanınızda mutlaka kesme şeker taşıyın.
15. Kan şekerinizin hangi sınırlar arasında olması gerektiğini öğrenin. 
16. Haftada 1 gün aç karnına tartılın.
17. Karbonhidratları  iyi tanıyın. Karbonhidratları tanımadan diyabet tedavisinde kan şekeri düzeyini dengelemek mümkün değildir.
18. Mutlaka ara  öğün yapın eğer dışarda iseniz yanınızda ara öğün alternatifleri bulundurun.
19. Egzersiz  yapacaksanız mutlaka egzersiz öncesi ve sonrası kan şekerinizi kontrol ediniz.

31 Ekim 2014 Cuma

Dişlerinizi Ne Kadar Koruyabiliyorsunuz?


Çocuklarınızın yemeğinin sıcaklığına bakarken, onların dişlerini çürüttüğünüzü biliyor muydunuz ya da dişlerinizi, yemek yedikten yarım saat sonra fırçalamanız gerektiğini? Ağız - diş sağlığına ilişkin henüz farkında olmadığınız gerçekler, belki de şu anda çektiğiniz diş ağrısının başlıca nedeni. Dentistanbul Levent Academy Başhekimi Doç. Dr. Ali Çağın Yücel, çürük gelişiminin nedenlerini anlattı.

Diş çürüğünün oluşabilmesi için 4 koşulun aynı anda olması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Yücel, bunları“Çürük yapıcı mikroorganizmalar (Streptococus Mutans – S. Mutans), karbonhidratlar, plak ve süre” olarak sıraladı.

Çocuğumuzun yemeğinin tadına bakarken, dişlerini çürütüyorsunuz

Yücel, çürük yapıcı etkenlerle ilgili şu bilgileri verdi:
Çürük yapıcı mikroorganizmalar (S. Mutans): Bu bakteriler normalde insan florasında bulunmuyor. Bebeğin ağzında dişler çıkmaya başladıktan sonra bunun sayısı hızla artıyor. Artmaya başlamasının nedeni kendi ağzımızdaki mikroorganizmaları çocuklarımıza bulaştırmamız. Bebeğimizin yemeğinin tadına tuzuna, sıcaklığına bakarken, bebeğimizi öperken ve emzik hijyenine yeterince önem göstermeyerek bu bakterileri bulaştırabiliyoruz. Bunu engellememiz mümkün değil. Ancak bu bulaştırmanın ne kadar sıklıkla yapıldığı önemli, çünkü çürüğün oluşumu, mikroorganizmanın sayısının artışına bağlı.

Karbonhidratlar: Karbonhidrat ve şeker ağırlıklı gıdaların alımı ve bunların dişten uzaklaştırılmaması, diş çürüğü riskini en üst seviyeye çıkarır. Protein ağırlıklı beslenme diş çürüğü oluşumunu azaltır. Ette de şeker vardır ama oldukça azdır.

Asit ve Plak: Mikroorganizmaları ağızdan uzaklaştıramayacağımız ve karbonhidrat alımını engelleyemeyeceğimiz için, biz asit – plak ve süre üzerinde duruyoruz. Asitli yiyeceklerden uzak durmamız gerekiyor. Asidin sıcaklıkla daha çabuk etkileşmesi nedeniyle içecekleri soğuk içmemiz çürüğün oluşumunu azaltır. Asidin ağızda daha az yayılması için ise pipetle içmekte fayda var.

Fırçalama için 30 dakika bekleyin
Süre: Süre kişiden kişiye değişmekle birlikte, diş fırçalama ve ağız bakımı burada çok önemli. Asit, ağızda ne kadar az kalırsa, çürük oluşma oranı o kadar azalıyor. Fırçalama ağızdaki plağın uzaklaştırılması için en önemli etken. Ancak, dişlerimizi fırçalarken unuttuğumuz bir nokta dişimize daha çok zarar vermemize neden olabilir. Yemek yedikten sonra, dişlerdeki sert kısımlar çözülmeye başlıyor. Demineralizasyon dediğimiz bu aşama 20-30 dakika kadar sürüyor. Bu kısım daha sonra tükürüğün etkisi ile yeniden sertleşmeye başlıyor. Yani remineralizasyon dediğimiz bu sertleşme gerçekleşmeden önce, 30 dakika içinde dişimizi fırçalarsak, o yumuşamış mine kısmı kalkıyor ve diş daha çok çürüğe yatkın hale geliyor. Tükürüğün miktarı ve akış hızı da diş sağlığında çok etkili.

24 Ekim 2014 Cuma

SONBAHARDA MANTAR ZEHİRLENMESİNE DİKKAT!


Son günlerde art arda gelen mantar zehirlenmesi haberleri, sofraların lezzetli besini mantarı seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunu da gündeme getirdi. Doğada yetişen pek çok mantar türünde zehir olduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Engin Türkmen, “ Mantarı güvendiğiniz yerlerden alın, bilmediğiniz mantarı yemeyin. Mantar yedikten sonra bulantı, kusma gibi belirtiler varsa acilen doktora başvurun” uyarısında bulundu.

Yrd. Doç. Dr. Engin Türkmen; mantar zehirlenmesi ve alınacak önlemler ile ilgili şu bilgileri verdi:
     Mantar zehirlenmesi sonbahar ve ilkbahar aylarında çok sık görülür. Mantarlar nemli ortamları severler. Mantar alımından sonra, bazen iki, bazen altı, bazen de yirmi dört saat sonra içerisinde zehirlenme meydana gelebilir. Mantarın çeşidi, mantarın içerisinde bulunan zehir ya da mantarın üzerindeki bakterilere bağlı olarak zehirlenmeler görülebilir.
HER MANTARIN TEPKİSİ FARKLIDIR
  • Günlük hayatımızda sıkça tükettiğimiz kültür mantarında zehir yoktur ancak doğada yetişen mantarlarda bir sürü zehir çeşidi vardır. Bu nedenle her mantarın, farklı tepkisi olacaktır. Bu zehirlerinde vücudumuzda etkilediği farklı bölgeler var. Kimisi sinir sistemimizi, kimi karaciğerimizi, kimi böbreklerimizi etkiliyor.
  • Bazı mantarların içerisinde bulunan muscarin zehri, sinir sistemini uyararak, tansiyon düşüklüğü, göz bebeklerinde büyüme, bulanık görme ya da nefes darlığı gibi belirtilere neden olur. Vücudumuzun parasempatik sistemini uyararak bölgede zehirlenme oluşturur.
  • Fallotoksin ya da amatoksin zehri içeren mantarlar, karaciğer ve böbrekleri çürütür.
  • Koprin adı verilen zehri içeren mantar türünde alkol ile beraber tüketildiği zaman alkol zehirlenmesi gibi bir etkiye yol açıyor. Yüzde kızarıklık, bulantı, kusma gibi.
  • Psilosin zehir türünde hastada sanrılar, hezeyanlar oluşabilir.
  • Musimol içeren zehir türünde, ağrı duyusu üzerinden sinir sistemini etkiliyor.

YILAN ZEHİRLENMESİ KADAR TEHLİKELİDİR
  • Mantar zehirlenmesi mantarın çeşidine, içerdiği zehre ve alınan maddenin miktarına göre değişiyor. Bazı güçlü mantarlardan bir tane yemek bile ölüme neden olabiliyor. Ancak bazı mantar türlerinde kişi yüzlerce mantar yese bile zehirlenmesi çok etkili olmayabiliyor.
  • Eğer mantar zehirlenmesi tedavi edilmezse ölüme kadar uzanan zincirleme reaksiyona neden olur. Mantar zehirlenmesi, yılan sokması ile eşdeğerdir. Tıpkı yılan zehirlenmesi gibi ölümcül bir zehirlenme türüdür. Çünkü yılan zehirlenmesi de sinir sistemini etkiler, mantar zehirlenmesi de sinir sistemini etkiler.

BELİRTİLER ORTAYA HEMEN ÇIKMAYABİLİR
  •      Zehirlenme belirtilerinin ortaya çıkma süresine göre mantar zehirlenmeleri geç ya da erken belirtiler olarak ortaya çıkıyor. Bazı mantar türlerinde belirtilerin ortaya çıkması 1 saati bulurken, bazı mantar türlerinde ise zehirlenmenin ortaya çıkması 24 saat hatta 5 günü bulabiliyor.
  •      Bazen doğada yetişen ve halk tarafından zehirsiz olduğu bilinen mantarlar tüketildiğinde de kişi de bulantı, kusma ve ishal gibi belirtiler görülebiliyor. Bunun sebebi mantarların üzerinde olan bakterilerdendir. Mantarın iyice yıkanmaması sonucu üzerinde kalan topraktaki bakteriler, ağır metaller ya da alerjik nedenler kişide bu tarz belirtilere neden olabiliyor.


YEDİĞİNİZ MANTARI DOKTORA GÖTÜRÜN
  •      Mantar yedikten sonra belirtiler ile birlikte kişinin hızlıca doktora gitmesi gerekiyor. Mantarın zehrini bilebilmek için mümkünse mantar yiyen kişinin doktora yediği mantarı da yanında götürmesi gerekiyor.
  •      Belirtiler görüldükten sonra hasta kişinin kusturulması doğru değildir. Aksine hastaya herhangi bir müdahale yapılmadan doktora götürülmelidir.
  •      Hastanede hasta kişiye, doktor tarafından; mantar yedikten kaç saat sonra belirtilerin çıktığı, hangi belirtilerin görüldüğü, kaç tür mantar yendiği, mantar yiyen diğer kişilerin hasta olup olmadığı, mantarın toplandığı ve saklandığı koşullar sorulur. Bu sorular neticesinde hasta profili çıkartılarak, mantarın etkisine göre tedavi uygulanır.
  •      Hastadan kan örneği alınıp böbrek, karaciğer hasarı, sıvı kaybı olup olmadığı gibi bir çok parametreler kontrol edilir ve hasta izleme alınır. Çünkü kan örneğinde ortaya çıkan böbrek ya da karaciğer hasarında hemen müdahale edilmesi gerekir. Bazı durumlarda hastada tansiyon düşüklüğü, koma, şok gibi dramatik durumlar görülebilir. Karaciğer ve böbrek işlevleri bozulduğu için karaciğerin tamamının bozulduğunu ve acil olarak karaciğer naklinin gerçekleşmesi gerekir. Karaciğer nakli yapılmayan hastalarda, vücutta amonyak birikmesi nedeniyle hasta kaybedilebilir.
  •      Mantar zehirlenmesinde destek tedavisi ilk birincil tedavidir. Hastanın tahlillerinde eksik olan ne ise ona yönelik bir tedavi izlenir. Hastada sıvı kaybı mevcutsa sıvı, tuz kaybı varsa tuz, albumin eksik ise albumin, karaciğer hasarı var ise karaciğer nakli yapılır.
  •      Mantar zehirlenmesine karşı özel bir panzehir yoktur ancak vücutta meydana getirmiş olduğu hasarın tedavisi yapılır. Mantar türüne göre penisilin G, silibinin, piridoksin, atropin, metilen mavisi, ve mide yıkanması ile aktif kömür tedavisi uygulanır. Mantar zehirlenmesi yoğun bakım şartları olan hastanelerde takip edilmesi gerekir.


RENGİNE ALDANMAYIN
  •      Kültür mantarı dışında hiçbir mantar türü tüketilmemeli.
  •      Dışarıda yetişen ve cinsi bilinmeyen mantarlar tüketilmemeli. Çayırda, ağaç altında yetişen mantar hiçbir mantar türü tüketilmemelidir.
  •      Genelde renkli mantarlar zehirli oluyor. Şapkasında renk olan mantarlar çok tehlikelidir, tüketilmemesi gerekir.
  •      Ailelerin mantar konusunda bilinç sahibi olması gerekiyor. Özellikle çocuklara dışarıda gördükleri mantarı yememeleri gerektiği anlatılmalı.
  •      Piknik yapılan ormanlık alanlarda mantarlar toplanmamalı ve tüketilmemeli.


TÜRKİYE’DE YAYGIN MANTAR ÇEŞİTLERİ VE ZEHİRLENME BELİRTİLERİ
Doğada birçok çeşit mantar türü vardır. Her mantarın vücutta gösterdiği etki birbirinden farklıdır.
  •  Amanita muscaia (gelin mantarı) adı verilen mantar, yendikten iki saat içerisinde belirti ve bulgu verir. Sersemlik, uykuya eğilim, çocuklarda hiperaktivite ve kasılma gibi belirtiler verir.
  • Coprinus Atramentarius adı verilen mantar türü özellikle alkol ile beraber alındıktan sonra 30 dakika ile 5 gün arasında belirti ve bulgu verir. Yüz ve boyunda kızarma, hipotansiyon, bulantı, kusma ve terleme gibi belirtiler verir.
  • Amanita Phalloides (köy göçüren) adı verilen mantar, tüketildikten 6 – 24 saat arasında belirti ve bulgu verir. Bulantı, kusma, ishal, ateş, sıvı kaybı gibi belirtilerin yanı sıra ilerleyen evrelerde karaciğer ve böbrek yetmezliğine kadar uzanan sonuçlara neden olabilir.
  • Gyromitra esculenta (kuzu göbeği ebesi) adı verilen mantar özellikle 4 – 12 saat içerisinde kanlı ishallere neden olabilir.

YOĞURT İLE TÜKETİLEN MANTAR ZEHİRLEMEZ İNANIŞI DOĞRU DEĞİL

 
Mantar ile ilgili
Doğru bilinen yanlışlar
Halk arasında mantar ile ilgili birçok şehir efsanesi bulunuyor. Ancak bu inanışların hepsi yanlıştır ve sonuçları ölümcül olabilir.
  • Mantarı yoğurtla yersen zehirlemez.
  • İyi pişirilmiş mantardaki zehir yok olur.
  • Mantarı sirkeli ve tuzlu suda bekletirseniz zehri kaybolur.
  • Mantarı güneşte kurutursanız zehri uçar.
  • Çayırda ve çimende yetişen mantar zehirli değildir.
  • Mantar koparıldığında rengi değişmez ise zehirsizdir.
  • Ağaçlardaki mantarlar zehirsizdir.
  • Zehirli mantar gümüş kaşık ile pişirilirse kaşık kararır.
  • Salyangozlar zehirli mantarları yemezler.

21 Ekim 2014 Salı

Modern şehir erkeği nasıl beslenmeli?



Şıklığından ödün vermeyen, kibar, dış görünüşüne ve kişisel hijyenine dikkat eden bakımlı erkekleri tanımlamak için kullanılıyor ‘metroseksüel’ kelimesi… Metroseksüel, modern şehirli erkeklere yoğun tempolu iş hayatlarında ideal kilo aralığında bulunmaları ve sağlıklı beslenmeleri için Uzman Diyetisyen İpek Ağaca beslenme önerilerinde bulundu.



Her ne kadar spor yapmaya özen gösterseler de masa başı çalışmak, genellikle internet başında çalışan erkekler olduğundan;


  • Sabah işyerinizde güne başlarken çay, kahve yerine, büyük bir bardak su ile güne başlayın.

  • Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı asla atlamayın. Kahvaltıda yumurta tüketmeye çalışın.

  • Kahvaltınızı işyerinde yapıyorsanız poğaça, açma yerine beyaz peynirli, domates ve salatalık gibi sebzelerden oluşan tam tahıllı sandviç tercih edin.

  • Renkli beslenin! Turuncu, mor, kırmızı, yeşil, beyaz, kahverengi… Her renkteki meyve ve sebzeden her gün az da olsa tüketmeye çalışın. Unutmayın; her renk farklı antioksidan içeriğini gösterir.

  • Günde 3 kupa kahve için. Kahve metabolizmayı hızlandırır, performansı arttırır, depresyondan korur ve çok güçlü doğal antioksidanlar içerir. Kahvelerinizde krema değil, süt tercih edin; şeker kullanmayın.

  • Gün içinde ara öğünlerinizi ihmal etmeyin; 3 saatte bir minik araöğünler yapın. Çalışma performansınızın ve konsantrasyonunuzun da arttığını göreceksiniz.

  • Sağlıklı ara öğünler tercih edin. ÖrneğinMeyveli yoğurt veya taze meyveler veya yulaflı bisküvi+sütlü kahve veya tost+ayran veya kuru meyve+süt veya 2 ceviz+kuru meyve veya kefir+kuru meyve gibi.

  • Gün içerisinde asansör yerine merdiven kullanın.

  • Her gün 1 saat hafif tempo yürüyüş yapın. İdeal kilonuzu korumak için çok önemli olan yürüyüş, kalp sağlığınızı da korur.

  • Fiziksel aktivitenizi arttırmak ve doğayı korumak adına araba yerine toplu taşıma kullanmaya çalışın.

  • 2 saatten fazla masanızda hareketsiz oturmayın. Ofis içinde sık sık hareket edin.

  • Öğle yemeklerinde fast-food restaurantlar yerine ev yemekleri veya ızgara tarzı besinlerin sunulduğu yerleri tercih edin.

  • Masa başı çalışırken beyaz çay, papatya çayı, ada çayı, melisa gibi bitki çaylarını tercih edebilirsiniz.

  • İçecek olarak asitli içecekler ve hazır meyve sularından kaçının. Bunların yerine limonlu açık çay, bitki çayları, taze sıkılmış meyve suyu, ayran, süt tercih edebilirsiniz.
  • İş toplantılarının sizi şişmanlatmasına izin vermeyin! Toplantı sırasında yapılan atıştırmalar, sağlıklı seçimlerden oluşmalı. Taze veya kuru meyveler; ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar toplantı masasında bulunabilir.

  • Günde 2,5 lt. su içmeyi ihmal etmeyin. Arabanızda, el çantanızda, çalışma masanızda, başucunuzdaki komidinde her daim su bulundurun.
          www.ipekagaca.com

18 Eylül 2014 Perşembe

Sizi en çok çocuğunuz şaşırtır!

Biz anneler, çocuklarımız ile ilgili endişelerimizden dolayı onların potansiyelini bazen göremeyebiliyoruz. Oysa hayata bir de onların gözünden bakmayı denesek.... Hayata çocuklarınızın gözlerinden bakıp, gülümsemeye ne dersiniz? Endişeleriniz onların yaşayarak öğrenmesinin önüne geçmesin…


Bir boomads advertorial içeriğidir.

1 Ağustos 2014 Cuma

"Spor yapıyorum kilo alıyorum" diyorsanız işte çözümü!


Doktorburada.com uzmanlarından Uzman Diyetisyen Orçun Kürüm, sporcu beslenmesini şu şekilde tanımlıyor:“Atletik performansa yönelik spor bilimlerinin ve beslenme bilimlerinin bir sentez içerisinde olduğu, bu alanda hem araştırmaların hem de uygulamaların yapıldığı beslenme bilimidir.”

Sporcu beslenmesinin amacı ise; önce sporcu sağlığını korumak ve sakatlıkları minimuma indirmek, daha sonra ise sporcunun performansını maksimuma çıkarmak olarak öne çıkıyor.  Ancak Orçun Kürüm, sporcu beslenmesinin sadece profesyonel sporcular için değil; aynı zamanda egzersiz yapan tüm bireyler için uygulanması gerektiğini vurguluyor.

Sporcunun beslenme programlarının sporculara sağladığı yararlar nelerdir?
Uzman Diyetisyen Orçun Kürüm, spora yönelik doğru planlanan bir beslenme programı sayesinde spor yapan kişinin antrenman performansının artacağını ve antrenman sonrasında toparlanma süresinin en aza indirgeneceğinin altını çiziyor.  Bu sayede de sporcunun genel performansı artmış oluyor.  

Ayrıca sporcu beslenme programı sayesinde kişi hastalıklara karşı daha dirençli hale geliyor ve zorlu fiziksel performans gerektiren sporlarda vücudu daha sağlıklı kalıyor.
Beslenmenin, döneme göre strateji değişikliği yapılarak değiştirilebildiğini belirten Orçun Kürüm, farklı zamanlarda kilo alınabileceğini ya da verilebileceğini, sezona göre az antrenman veya daha çok antrenman yapılabileceğini açıklıyor.  Bu kapsamda da beslenme programı, sporcunun özel durumlarına göre esneklik gösterebiliyor.

Spor 1-2 saat, beslenme 24 saat sürer!
Uzman Diyetisyen Orçun Kürüm, sporcu beslenmesinin sporcunun performansına sağlayacağı yararlarla ilgili şunları ifade ediyor;  “Spor günde belki 1-2 saat yapılır ancak beslenme neredeyse 24 saat sürer. Vücudumuzun besinlere karşı verdiği tepki, egzersize göre verdiği tepkiden daha hızlı olduğundan beslenme sistemini oturtmamış bir sporcu henüz tam performansını görememiştir. Tam performansını görebilmesi için tamamen kendisine uygun bir beslenme sistemi uygulamalıdır.”

Sporcu beslenmesi nelere göre değişiklik gösterir?

Sporcu beslenmesinin; hem yapılan spora göre, hem de spor yapan kişiye göre farklılık gösterdiğini belirten Orçun Kürüm,  sporcuya bir diyet programı önermeden önce analiz edilmesi gerekenleri şu şekilde sıralıyor:
·         Sporcunun klinik bir rahatsızlığı olup olmadığı
·         Beslenme alışkanlıkları
·         Yapılan sporun türü
·         Sporcunun spor yaparken ki amacı
·         Antrenman sıklığı
·         Kişinin yaşam tarzı

Orçun Kürüm’ün belirttiği üzere, tüm bu kriterler göz önünde bulundurularak kişiye özel menülerin planlanması gerekiyor.
Antrenman öncesi karbonhidrat, antrenman sonrası protein!
Beslenme programının amaca  göre değişeceğini belirten Orçun Kürüm, müsabaka veya antrenman öncesinde esas olanın, vücudun enerji ihtiyacını düşünüp ona göre beslenmek olduğunu ifade ediyor. Temel enerji veren besinlerde karbonhidratlar olduğundan fiziksel performans öncesi en iyi seçim olarak kompleks  ve basit karbonhidrat içeren besinler öneriliyor.  Örneğin bir dilim ekmeğin üzerine 1 küçük muz dilimleyip üzerinde bal damlatmak gibi.
Antrenman sonrası içinse  Orçun Kürüm,  yine amaca uygun gıda önerilmesi gerektiğini belirtiyor. Şayet kişi kas kütlesini arttırmak istiyorsa farklı yiyecekler,  yağ kaybını hedefliyorsa farklı yiyecekler önerilmesi gerekiyor.  Ancak Orçun Kürüm ekliyor: “Temel olarak dikkat edilmesi gereken nokta, harcanan enerji miktarını yerine koyabilmek için bir miktar karbonhidrat ve kas tamiri için bir miktar protein içeren gıdaların alınması. Örneğin kakaolu süt olabilir veya ızgara tavuk ile ızgara karışık sebze tabağı, spor sonrası doğru birer seçim olacaktır.”

Gıda takviyelerine ve protein tozlarına dikkat!
Orçun Kürüm bu konuda özellikle bazı çekincelerini dile getiriyor.  “Gıda takviyesi adı üzerinde bir çeşit ek destektir ve sadece uzman bir diyetisyen tarafından uygun görüldüğü zaman kullanılmalıdır. Günümüzde birçok kişi gereksiz yere sporcu ek gıdaları kullanıyor ve sağlıklarını riske atıyorlar. Bu ürünlerin öncelikle kullanacak kişiye uygun olup olmadığının, kullanacak kişi tarafından değil,  beslenme eğitimini almış uzmanlar tarafından belirlenmesi gerekir. Sonra doz olayı var. Hangi ürünün, kime, ne kadar dozda verileceğini de kişi kendi belirleyemez. Ayrıca kimi ürünler bazı kişilerde alerjik durum veya yan etki dediğimiz istenmeyen sağlık sonuçları doğurabilir. Çoğu gıda takviyeleri ise uzun dönem kullanımında sağlığa zarar vermektedir. Bu gibi sebeplerden tavsiye niteliğinde de olsa buradan yazmak çoğu kişiyi yanlış yönlendirecektir. Sporcular ve düzenli egzersiz yapanlar da dahil olmak üzere mümkün olduğunca doğal beslenilmelidir!”

Protein tozlarıyla ilgiliyse Orçun Kürüm, eğer spor yapan bireyin protein ihtiyacının normal gıdalarla karşılanamadığı saptanmışsa ancak o zaman protein takviyesinin uygun ve etkili olabileceğini belirtiyor.

Protein tozlarının zararları nelerdir?
Protein tozlarının genellikle sütün işlem görmesiyle elde edildiğini belirten Orçun Kürüm,  sütün bu süreçte maruz kaldığı işlemlerin insan sağlığı için zararlı olduğunu ifade ediyor ve protein tozlarının zararlarını şu şekilde açıklıyor:

1-      Yüksek oranda işlenmiş olan protein tozları, denatüre olmuş proteinler içermektedir. Bu da protein tozunu sağlıklı bir besin desteği olmaktan uzaklaştırır. Sebebi ise üretim esnasında yüksek ısı kullanılmasıdır!
2-      Protein tozunun markası ne olursa olsun içerisinde mutlaka bir veya birkaç farklı ağır metal içermektedir. Bunlardan bazılarını arsenik, kadmiyum, kurşun ve civa olarak sayabiliriz. Bildiğiniz üzere ağır metallerin vücutta birikmesi hem kanser hem de organ yetmezliğine yol açabilir.
3-      Protein tozlarında ayrıştırılan yağlar, maddenin doğallığını tekrardan bozmaktadır. Yağ içermeyen bir protein, vücutta tam anlamı ile kullanılabilen faydalı bir protein değildir. Yağsız emilemeyen birçok vitamin vardır. Vücut bir denge içerisinde çalışır ve vücudumuzun tanıdığı ve kullanabildiği bütün protein kaynakları da yağ içerir.

Sporcularda sıkça rastlanılan beslenme bozuklukları nelerdir?
Yoğun antrenman ve müsabaka takvimi içerisinde sporcuların da farklı bilgi kaynaklarından aldıkları bilgilerle akıllarının karıştığını ve beslenmeleri konusunda zorluk çektiklerini gözlemleyen Orçun Kürüm, sporcuların bazen gereğinden çok bazen de gereğinden az yiyerek performans düşüklüğü yaşadığını belirtiyor.
Bunun dışında bazı sporcuların inançları sebebi ile yemediği gıdalar olurken, bazı sporcular da vejetaryen oldukları için daha farklı bir beslenme düzeni gerçekleştirebiliyorlar. Bu sebeple de Orçun Kürüm’ün de belirttiği üzere en doğrusu, sporcuların bir uzman eşliğinde beslenme programlarını ayarlamaları olacaktır.
Fit olmak isteyen kişiler nasıl beslenmeli ve ne sıklıkta spor yapmalı?
Fit olmak için de belli bir spor ve beslenme düzeni gerektiğini belirten Orçun Kürüm’e göre, “Kimse 2-3 ayda fit olamaz. Bu bir süreçtir ve ancak keyif alınarak, yaşam tarzı haline getirilerek ve profesyonel destek eşliğinde yapılarak etkili bir şekilde verim alınabilir.”
Orçun Kürüm, sporcu beslenmesinin sadece sporcular için değil normal egzersizini yapan aktif bireyler için de gerekli olduğunu özellikle vurguluyor ve ekliyor : “Kalori kısıtlaması kilo vermek için elzemdir fakat spor yapan insanlarda bu sistem daha karmaşıktır.”
Fit olmaya giden sürecin kısa bir süreç olmadığının tekrar altını çizen Orçun Kürüm, haftada 3 kez 60 dk fitness antrenmanı ve haftada en az 2 kez kardiyo antrenmanı yaparak forma ulaşmanın mümkün olduğunu ekliyor.
Ancak Orçun Kürüm’ün özellikle vurguladığı üzere; doğru beslenmeyi öğrenmeden veya yaşam tarzına oturtmadan bir beklenti içinde olanlar sadece aynı yerde sayacaklardır. Bu sebeple Orçun Kürüm, herkesin belli bir süreliğine beslenme danışmanlığı hizmeti alıp kendi yaşam tarzına göre nasıl beslenmeleri gerektiğini öğrenmelerinin, sağlık açısından daha doğru olacağını belirtiyor.
“Spor yapıyorum kilo alıyorum” diyorsanız işte çözümü!
Orçun Kürüm’e göre, uzun süredir spor yapan insanlar eğer verim alamıyorlarsa beslenme konusunda hata yapıyorlardır. En sık yapılan 2 hata ise fazla kalorili beslenmek ve gereksiz yere fazla protein yüklemesi yapmak olarak sayılabilir. Bu alışkanlıklardan kurtulmak,  bir uzman eşliğinde amaçlarına uygun düzenlenmiş beslenme programı uygulamak ve bunu alışkanlık haline getirmek gerekir.